BALİSTİK
Balistik kelimesinin kökeni Roma İmparatorluğuna dayanmaktadır. Roma ordusu tarafından kuşatmalarda, büyük ok ve gülleri kale surlarına ve istihkâmlara atmak için kullanılan mancınığa Latincede “Balista” denilmekteydi. Bu silahı kullanan personelin hedefe isabeti sağlamak amacıyla hesaplamalar yapması ve silahı ayarlaması, modern balistiğin ilk uygulamalarını oluşturdu.
Balistik biliminin günümüz manasıyla tanımı: Fişeğin ateşlenmesiyle; Yanma odasında (fişek yatağı) ve namluda meydana gelen basınç - ısı değişimlerini, Mermi çekirdeğinin namlu içerisindeki ivmeli hareketini, Mermi çekirdeğinin havadaki hareketini, Mermi çekirdeğinin hedef üzerindeki etkilerini, İnceleyen Bilim Dalı olarak yapılmaktadır.

Atış mesafesi tabiri ise, ateşli silahın kullanıldığı olaylarda, ateşlenen silahın namlusunun, atış yapılan cilt ile arasındaki mesafeyi açıklayan bir tabirdir. Bir ateşli silahın patlama anında, namlunun ağzından mermi ve benzeri yaralayıcı cisimler ile birlikte, sıcak gazlar, barut parçacıkları bir takım atış artıkları da dışarı çıkmaktadır. Bu atış artıkları antimon, baryum gibi elementler olup, bu dışarı çıkan materyallerin hepsi belli mesafelere kadar ulaşabilir. Bu mesafeler silahın türüne ve namlusuna göre değişiklik gösterebilir. Burada önemli olan nokta, yapılan atışın mesafesinin ne kadar olduğu sorusudur. Bu sorunun cevabının bulunması, failin kim olduğu ya da kim olamayacağı tartışmalarına bir ışık tutar.
Ateşli silahlarla yapılan atışlarda hedefte oluşan belirtilere göre atış mesafeleri üç başlık altında incelenir. Bunlar; bitişik, yakın ve uzak atıştır.
a) Bitişik atış: “Cilt ile namlu ağzı arasındaki mesafenin 0–3 cm olduğu atışlar bitişik atış olarak bilinir.” Namlu ağzı tam olarak deriyle bitişik ise bu atış türüne “tam bitişik atış” denmesi gerekir. 0-3 cm arasındaki mesafeli atışları ise “bitişiğe yakın atış” olarak nitelendirmek gerekmektedir. Tam bitişik atışlarda cilt üzerinde dış kısımda fazlaca belirtiye rastlanmaz. Bitişiğe yakın atışlarda ise cilt üzerinde başta parçalı giriş deliği olmak üzere ayırt edici detaylar bulunur. Ateşli silahın kullanıldığı olayda, susturucu takılmışsa yonca yaprağı şeklide yanık ve duman izi görülebilir Bitişik atışlarda deri altındaki patlamanın kemik dokusuna etkisi ile yumuşak dokuyu çevre alana itmesiyle bir boşluk oluşur. Bu boşluk Hoffman maden çukuru olarak adlandırılır. Bitişik atışlarda derialtında Hoffman maden çukurunda görülen bulgular, bitişiğe yakın atışlarda hem deride hem de derialtında oluşabilmektedir. Ciltteki yırtılmalar ve oluştan atipik yaralanma çıkış deliği ile karıştırılmamalıdır.
b) Yakın atış: Kısa namlulu silahlarda 3 ile 70 cm, uzun namlulu silahlar için 3 ile 100 cm’lik mesafeden yapılan atışlardır. Yakın atış neticesinde cilt üzerinde mermi çekirdeğinin özelliğine bağlı olarak silinti halkası ve vurma halkası oluşabilir.
c) Uzak atış: Deri üzerinde ve elbiselerde herhangi bir bulguya rastlanmayacak şekilde atış artığı kalmaksızın yapılan atışlara verilen isimdir. Görüntü itibariyle tam bitişik atışa benzeyebilir. Ancak cilt altı incelemelerde ayırt edilmesi mümkündür.
Giriş Çıkış Deliği Ayırımının Yapılması
Kurşunun giriş ve çıkış deliği olayın nasıl gerçekleştiği ile ilgili fikir vermede önemli rol oynayacaktır.
Giriş deliğinde kenarlar içeri kıvrık şekilde olup, çıkış deliğinde ise kenarlar dışa dönüktür.
Hoffman maden boşluğunun bulunduğu delik giriş deliği olarak tespit edilir. Delik etrafında vurma halkası mevcutsa ve silinti şeridi de varsa, artık giriş deliği olduğu tespiti yapılabilir.
Elbiseler elde edilebilmişse delik etrafındaki yağ, kir, metal parçacıkları ve is varsa giriş deliği olarak tarif edilecektir.
Mermi Çekirdeği ve Kovandan Silahın Tespiti çeşitli şekillerde mümkün olabilmektedir.
Şüpheli silah ile deneme atışları yapılarak elde edilen mermi çekirdeğinin tip ve çap uygunluğu
Set izlerinin, yön ve sayı açısından mukayesesi
Otomatik silahlarda fırlatıcı kısımların silah üzerinde bıraktığı izler
İğne vurgu çukuru mukayesesi ile tespit yapılır