İftira Suçu Nedir?
İftira, bir kimseye gerçek olmayan, olumsuz bir durumu, bir suçu, amaçlı olarak, bilerek yükleme, kara çalmadır. Türk Ceza Kanunu'nun 267. maddesinde bu suç ve cezası genel hatlarıyla şu şekilde tanımlanmıştır:
İftira
Madde 267- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve
yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını
ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat
eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yani iftira suçunun oluşması için;
- Failin, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekmekte (Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de iftira suçunun konusunu oluşturabilir)
- Bu isnat, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle yapılmalı (basın ve yayın aracılığıyla da yapılabilir). Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir (TCK m. 267/9).
- Failin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Yani bu suç sadece kasten işlenebilecek bir suçtur. Fail tarafından başkalarından duyularak veya tahmine dayalı olarak bir suçun isnat edilmesi halinde iftira suçu oluştuğu kabul edilmemektedir. Böyle bir durumda failin, şüphelerini açıkça bildirmesi gerekmektedir.
İftira Suçunun Cezası Nedir?
İftira suçunu işleyen kimse, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Nitelikli hâllerin bulunması hâlinde ceza artırılacaktır. Hapis cezası 1 yıl ile sınırlı kaldıysa hapis cezası paraya çevrilebilir, iftira suçunun alt sınırından verilmesi ve failin daha önceden sabıkasının olmaması halinde iftira suçundan adli para cezasının verilmesi mümkündür. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ise ceza yeniden hapis cezasına çevrilecektir, bu nedenle ceza, gününde ödenmelidir. Bunun haricinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına (hagb) da karar verilebilir, 2 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmektedir. Hagb kararının verilmesi halinde fail belli bir süre yasanın belirtmiş olduğu koşullara uymak zorundadır, koşullara uyan fail hakkında verilen karar denetim süresi sonunda hiçbir sonuç doğurmadan kaldırılacaktır. Ya da Hapis Cezasının Kaldırılması ile faile verilmiş olan cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilebilir.
İftira Suçunun Niteliklikli Hâlleri Nelerdir?
- Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır. (TCK m. 267/2)
- Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (TCK m. 267/3)
- Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. (TCK m. 267/4)
- Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (TCK m. 267/5)
- Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. (TCK m. 267/6)
İftira Suçu Şikâyete Bağlı mıdır?
İftira suçu, şikâyete bağlı bir suç değildir.
İftira suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Adliyeye Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenmiş olup mağdurun iftira suçuna yönelik rızası, onayı ve yahut fail hakkında şikâyetçi olmaması hiçbir şey ifade etmemektedir.
İftira Suçu Uzlaştırmaya Tabi midir?
İftira suçu, uzlaştırmaya tabi olan suçlardan değildir. Bu nedenle taraflar kendi aralarında uzlaşmış olsa dahi dosya üzerinde uzlaşma hükümleri uygulanmayacaktır.
İftira Suçunda Zamanaşımı Nedir?
Dava açma zamanaşımı süresi olan 8 yıllık zamanaşımına tabi bir suçtur. İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu
tarihten başlar (TCK m. 267/8)
Suç Uydurma Suçu (TCK m. 271) ile iftira suçunu karıştırmamak gerekir. İlgili maddeye göre; “İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.” Yani iftira suçunun aksine suç uydurma suçunda fiilin isnat edildiği belirli bir kişi yoktur.
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
Madde 268- (1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma
yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan
kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.
İFTİRA SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2020/19350
K. 2023/21
T. 12.1.2023
• İFTİRA ( Dava Konusu Araçla İlgili Sahtecilik Yapılıp Yapılmadığı ve Buna İlişkin Bir İdari İşlem Soruşturma veya Kovuşturma Bulunup Bulunmadığı İle Mevcut İse Akıbetinin İlgili Trafik Tescil Müdürlüğü Nezdinde Araştırılması ve Neticesine Göre Hüküm Kurulması Gerektiği )
• MOTOR NUMARASI ( Dava Konusu İftira Fiiline Esas Teşkil Eden Olaydaki Aracın Motorunun ve Numarasının Değiştirilmiş Olup Olmadığı Hususunun Konusunda Uzman Bir Kişiye Tespiti İle Buna İlişkin Raporun Denetime Elverişli Şekilde Dava Dosyası İçerisinde Bulundurulacağı )
• TRAFİK TESCİL ARAŞTIRMASI ( İftira Suçu - Dava Konusu Araçla İlgili Sahtecilik Yapılıp Yapılmadığı ve Buna İlişkin Bir İdari İşlem Soruşturma veya Kovuşturma Bulunup Bulunmadığı İle Mevcut İse Akıbetinin İlgili Trafik Tescil Müdürlüğü Nezdinde Araştırılması ve Neticesine Göre Hüküm Kurulacağı )
5237/m.267
ÖZET : Dava konusu iftira fiiline esas teşkil eden olaydaki aracın motorunun ve numarasının değiştirilmiş olup olmadığı hususunun, konusunda uzman bir kişiye tespiti ile, buna ilişkin raporun denetime elverişli şekilde dava dosyası içerisinde bulundurulması gerekli iken, bu hususa uyulmadığı anlaşılmıştır. Böylelikle, sanığın, atılı suçu işleyip işlemediği konusu her türlü kuşkudan uzak delille ispat edilemediği halde, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Açıklanan nedenlerle, maddi gerçeğin her türlü kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılmasını sağlamak bakımından sanığın savunmasında belirtmiş olduğu dava konusu 34 **** 05 plakalı araçla ilgili sahtecilik yapılıp yapılmadığı ve buna ilişkin bir idari işlem, soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığı ile mevcut ise akıbetinin ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü nezdinde araştırılması ve neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususa uyulmaksızın eksik araştırma ile hüküm kurulması, kanuna aykırıdır.
DAVA : Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 Sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 Sayılı Kanun'un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun ( 1412 Sayılı Kanun ) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 Sayılı Kanun'un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun'un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Turhal Cumhuriyet Başsavcılığının 06.10.2015 tarihli iddianamesi ile sanığın, işlenmediğini bildiği halde şikayetçi hakkında soruşturma başlatılmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnat ederek iftira ettiğinden bahisle, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ( 5237 Sayılı Kanun ) 267. maddesinin birinci fıkrası ve 53. maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.
2. Turhal 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında iftira suçundan 5237 Sayılı Kanun'un 267. maddesinin birinci fıkrası, 62. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun'un 51 ... maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, sanığın aşamalardaki savunmalarında, "aracın change olduğuna" dair şikayetine ve yaptığı şikayetten birkaç ay sonra İstanbul ilinde yapılan muayenede araçta sahtecilik yapıldığının tespit olunduğuna dair savunması kapsamında, sanığın ihbarına dayanarak ve İstanbul ilinde sahtecilik suçundan herhangi bir soruşturma ya da yargılama yapılıp yapılmadığı araştırılmadan ve sanığın iftira kastıyla hareket ettiği tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanığın, şikayetçinin ortağı olduğu firmaya ait otobüs motorunun çalıntı bir aracın motoruyla değiştirildiğine yönelik BİMER'e haksız ihbarda bulunarak şikayetçiye iftira ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Şikayetçi ...'in yengesi olan sanığın 29.08.2014 tarihinde, BİMER'e gönderdiği elektronik postada, " ... 34 .. .. 05 plakalı şehirler arası İmparator Turizm şirketine ait otobüs Tokat İstanbul seferleri yapmaktadır. Bu otobüs motoru çalıntı motorla montaj yapılarak, motoru changedir. Yapan usta Tokat Turhal'dadır. Bu otobüs muayeneden geçmiştir. " şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür.
3. T.C. Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı'nın BİMER/248011 Sayılı yazı cevabında, araç muayene istasyonuna İl Emniyet Müdürlüğünce intikal ettirilen otobüsün kontrollerinde, aracın şasi numarası ile tescil belgesindeki numaranın uyuştuğu, motor numarası okunamadığı için Turhal Sanayisinde çalışan motor ustası yardımı ile motor numarasının bulunduğu, tescil belgesindeki numara ile bu numaranın aynı olup, aracın çalıntı olmadığının tespit edildiği ve fotoğrafların CD ortamına aktarıldığı, gerekli önlemlerin alınması için Sivas TÜVTÜRK Muayene İstasyonuna bilgi verildiği belirtilmiştir.
4. Sanık aşamalardaki savunmalarında, araç motorunun change olduğunu duyduğunu, sonrasında aracın İstanbul'da yakalandığını ve change olduğunun tespit edildiğini, vatandaşlık görevini yerine getirdiğini beyan ederek üzerine atılı suçu inkar etmiştir.
IV. GEREKÇE
1. İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekir.
Bu itibarla, dava konusu iftira fiiline esas teşkil eden olaydaki aracın motorunun ve numarasının değiştirilmiş olup olmadığı hususunun, konusunda uzman bir kişiye tespiti ile, buna ilişkin raporun denetime elverişli şekilde dava dosyası içerisinde bulundurulması gerekli iken, bu hususa uyulmadığı anlaşılmıştır. Böylelikle, sanığın, atılı suçu işleyip işlemediği konusu her türlü kuşkudan uzak delille ispat edilemediği halde, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
Açıklanan nedenlerle, maddi gerçeğin her türlü kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılmasını sağlamak bakımından sanığın savunmasında belirtmiş olduğu dava konusu 34 **** 05 plakalı araçla ilgili sahtecilik yapılıp yapılmadığı ve buna ilişkin bir idari işlem, soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığı ile mevcut ise akıbetinin ilgili Trafik Tescil Müdürlüğü nezdinde araştırılması ve neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususa uyulmaksızın eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2. Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "29.08.2014" yerine, "22.09.2014" olarak yazılması nedenleriyle sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Turhal 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2016 tarihli ve 2015/365 Esas, 2016/130 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 Sayılı Kanun'un 321 ... maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.01.2023 tarihinde karar verildi.
T.C.
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
E. 2006/13287
K. 2007/1535
T. 12.2.2007
• HIRSIZLIK ( Sanığın Kardeşinin Kimlik Bilgilerini Vererek Bir Kısım Soruşturma Belgelerinin Adı Geçen Kardeşi Adına Düzenlenmesine Neden Olduğunun Anlaşılması Karşısında İftira Suçunun Oluştuğu )
• BAŞKASININ KİMLİK BİLGİLERİN VERİLMESİ ( Hırsızlık - Sanığın Kardeşinin Kimlik Bilgilerini Vererek Bir Kısım Soruşturma Belgelerinin Adı Geçen Kardeşi Adına Düzenlenmesine Neden Olduğunun Anlaşılması Karşısında İftira Suçunun Oluştuğu )
• İFTİRA ( Hırsızlık - Sanığın Kardeşinin Kimlik Bilgilerini Vererek Bir Kısım Soruşturma Belgelerinin Adı Geçen Kardeşi Adına Düzenlenmesine Neden Olduğunun Anlaşılması Karşısında Suçun Oluştuğu )
• İÇTİMA ( 5237 S.Y'da Cezaların Toplanmasının Düzenlenmediği - Her Bir Suç İçin Hükmolunan Cezaların 5275 S.Y'nın 99. Md. Gereğince Birbirinden Bağımsız Olduğu ve Ayrı Ayrı İnfazı Gerektiği )
5237/m. 267/1, 268
5275/m. 99
ÖZET : 1- Sanığın hırsızlık ve gündüzleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından yakalandığında, kardeşinin kimlik bilgilerini vererek bir kısım soruşturma belgelerinin adı geçen kardeşi adına düzenlenmesine neden olduğunun anlaşılması karşısında; eyleminin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK.nun 268/1. maddesi aracılığıyla aynı Yasanın 267/1. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmelidir.
2- 5237 sayılı Yasada cezaların toplanmasının düzenlenmediği, her bir suç için hükmolunan cezaların 5275 sayılı Yasanın 99. maddesi gereğince birbirinden bağımsız olduğu ve ayrı ayrı infaz gerektiği gözetilmelidir.
DAVA : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozmak ve yalan beyanda bulunmak suçlarından sanık ve tutuklu Mehmet Çağlayan hakkında yapılan duruşma sonunda; mahkumiyetine ilişkin ANTALYA 9.Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 22/03/2006 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık savunmanı tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından onama isteyen 11/06/2006 tarihli tebliğname ile 23/06/2006 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : I- Hırsızlık ve gündüzleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçlarına yönelik incelemede:
Sanığın, hırsızlık kastını değeri az olan belli bir paraya veya mala özgülediğine ilişkin kanıt elde edilemediğinden, 5237 sayılı TCK.nun 145/1. maddesi ile cezasından indirim yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre, sanık Mehmet Çağlayan savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğname gibi ONANMASINA,
II- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarına yönelik incelemeye gelince:
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın hırsızlık ve gündüzleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından yakalandığında, kardeşi Bilal Çağlayan'ın kimlik bilgilerini vererek bir kısım soruşturma belgelerinin adı geçen kardeşi adına düzenlenmesine neden olduğunun anlaşılması karşısında; eyleminin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK.nun 268/1. maddesi aracılığıyla aynı Yasanın 267/1. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, ayrıca 206/1. maddesinden de hükümlülük kararı verilmesi,
2- 5237 sayılı Yasada cezaların toplanmasının düzenlenmediği, her bir suç için hükmolunan cezaların 5275 sayılı Yasanın 99. maddesi gereğince birbirinden bağımsız olduğu ve ayrı ayrı infaz gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde toplanmasına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 12.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2019/12875
K. 2021/293
T. 13.1.2021
• İFTİRA (Sanığın Kameraların Aile Sağlığı Merkezine Ortak Bir Karar Alınmadan Takıldığı ve Gizli Kayıt Yapar Halde Bulundukları İddialarıyla Katılan Hakkında Şikayette Bulundukları - Ortak Bir Karar Altında Taktırılmayan ve Taktırıldığından Personelin de Haberinin Bulunmadığı Kameraların Hukuka Aykırı Çekim Yapar Halde Oldukları İddiaları Şikayet Hakkı Kapsamında Kaldığı )
• ŞİKAYET HAKKI (Sanığın Kameraların Aile Sağlığı Merkezine Ortak Bir Karar Alınmadan Takıldığı ve Gizli Kayıt Yapar Halde Bulundukları İddialarıyla Katılan Hakkında Şikayette Bulunduğu - Ortak Bir Karar Altında Taktırılmayan ve Taktırıldığından Personelin de Haberinin Bulunmadığı Kameraların Hukuka Aykırı Çekim Yapar Halde Oldukları İddiaları Şikayet Hakkı Kapsamında Kaldığı/İftira )
• HUKUKA AYKIRI KAMERA ÇEKİMİ İDDİASI (İftira Suçu - Sanığın Kameraların Aile Sağlığı Merkezine Ortak Bir Karar Alınmadan Takıldığı ve Gizli Kayıt Yapar Halde Bulundukları İddialarıyla Katılan Hakkında Şikayette Bulundukları/İddialarının Şikayet Hakkı Kapsamında Değerlendirilmesi Gerektiğinden Beraat Kararı Verilmesi Gerektiği )
5237/m.267
ÖZET : Dava; iftira suçuna ilişkindir. Sanığın kameraların aile sağlığı merkezine ortak bir karar alınmadan takıldığı bu şekilde kameraların gizli kayıt yapar halde bulundukları iddialarıyla katılan hakkında şikayette bulundukları, sanıkların, katılanın taktırdığı kameraların aile sağlığı merkezinde belli mahrem alanlara ilişkin kayıt yaptığına yönelik iddialarının bulunmaması yalnızca ortak bir karar altında taktırılmayan ve taktırıldığından personelin de haberinin bulunmadığı kameraların hukuka aykırı olarak çekim yapar halde oldukları iddialarının da şikayet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği cihetle sanıkların beraati yerine yazılı şekilde hatalı gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmedilmesi bozma nedenidir.
DAVA : Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : I- ) Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, aynı aile sağlığı merkezinde doktor olarak görev yapmakta olan katılan ... ve sanık ... arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, aradaki husumet sebebiyle sanık ...'nin olay tarihinde eşi olan sanık ...'nün de aynı yerde çalışmakta iken... Devlet Hastanesi'ne görevlendirmesinin yapıldığı, katılan ve sanık ... arasında adliyeye intikal etmiş olan olaylardan birine ilişkin davanın ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinde ( 2011/1434 Esas ) görülmesi sırasında katılanın sanığa ait birtakım görüntüleri mahkemeye sunduğu, bu şekilde aile sağlığı merkezine kamera yerleştirildiğini düşünen sanıkların 12.07.2012 tarihinde aile sağlığı merkezinde kayıt yapan kameraların bulunup bulunmadığı hususunda ...Toplum Sağlığı Merkezi'nden bilgi istedikleri, 16.07.2012 tarihinde aile sağlığı merkezinde yapılan inceleme sonucunda, katılanın muayene odasının önünü, bekleme salonunu ve otopark alanını gösteren üç adet kameranın tespit edildiği, bu kameraların bağlantılı olduğu cihazın da daha sonraki incelemelerde katılanın odasında bulunduğunun ve birtakım görüntülerin katılanın bilgisayarında kayıtlı olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine sanıkların farklı tarihlerde savcılığa verdikleri şikayet dilekçeleriyle, kameraların herkes tarafından anlaşılabilir bir şekilde bulunmadığı, kamera kaydı konusunda bir bilgilendirme yazısının da asılmadığı, bu kameraların aile sağlığı merkezine ortak bir karar alınmadan takıldığı bu şekilde kameraların gizli kayıt yapar halde bulundukları iddialarıyla katılan hakkında şikayette bulundukları, bu iddiaları destekler nitelikte aile sağlığı merkezinde ortak bir karar altında kamera takılmadığına ilişkin 13.07.2012 tarihli aile sağlığı merkezi yazısının da mevcut olduğu, yine yapılan incelemeler neticesinde kameraların takıldığı tarihte sorumlu hekimin kim olduğunun da tespit edilemediği anlaşılmakla, her ne kadar katılan hakkında yürütülen idari soruşturma kapsamında kameraların 14.05.2012 tarihli ve 2012/23 Sayılı Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına İlişkin Genelge gereğince bu genelgeden önce takılmış olsa dahi güvenlik amaçlı takılmasında bir mahsur görülmediğinden bahisle katılan hakkında idari bir yaptırıma hükmedilmemiş ise de sanıkların, katılanın taktırdığı kameraların aile sağlığı merkezinde belli mahrem alanlara ilişkin kayıt yaptığına yönelik iddialarının bulunmaması yalnızca ortak bir karar altında taktırılmayan ve taktırıldığından personelin de haberinin bulunmadığı kameraların hukuka aykırı olarak çekim yapar halde oldukları iddialarının da şikayet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği cihetle sanıkların beraati yerine yazılı şekilde hatalı gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmedilmesi,
II- Kabule göre de;
1- ) Adli sicil kaydında CMK.nın 231. maddenin uygulanmasına engel mahkumiyeti bulunmayan ve kişiliği ve pişmanlığı nazara alınarak hapis cezası ertelenen sanık ...'nin, yüklenen suçu 21.06.2014 tarihinde, 6545 Sayılı Kanun'un 72. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nın 231/8. maddesinin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce işlediği de gözetilerek, CMK.nın 231/6. maddesi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulup, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, bu hususun tartışmasız bırakılması,
2- ) Sanık ...'nün katılan hakkında verdiği şikayet dilekçeleri tarihlerine ve bu tarihler gereğince suç tarihinin tespit edilmesi gerektiğine göre, sanık hakkında ... 11. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/126 Esas sayılı ilamının tekerrüre esas alınması gerekirken, suç tarihinden sonra kesinleşen ... 12. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/543 Esas sayılı ilamının tekerrüre esas alınması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.01.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2021/15168
K. 2022/16012
T. 7.11.2022
• İFTİRA SUÇU ( Bahsedilen Yazı İçeriğinde Söz Konusu İddialara Dayanak Olacak Somut Bir Bilgi Belge ve Delile Yer Verilmeyerek Mesnetsiz ve Soyut Anlatımda Bulunulduğu - Şüphelinin İşlenmediğini Bildiği Halde Şikayetçi Hakkında Soruşturma ve Kovuşturma Başlatılmasını Sağlamak Maksatlı Hareket Ederek Her Kesime Ulaşacak Şekilde İnternet Sitesi Üzerinden Yayınladığı Yazıda Bahsedilen İddiaları Dile Getirdiğinin Anlaşıldığı Dikkate Alınarak Hüküm Kurulması Gerektiği )
• SORUŞTURMA AÇILMAMASI ( Şüphelinin Mevcut Eylemi Nedeniyle Şikayetçi Hakkında Soruşturma Başlatılmamasının Şüpheli Hakkında Üzerine Atılı Suçtan Kovuşturma Yapılmasını Engellemeyeceği - Delillerin İftira Suçundan Kamu Davasının Açılmasını Gerektirir Nitelikte Bulunduğunun Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği )
• KAMU DAVASI AÇILMASI ( Mevcut Delillerin İftira Suçundan Kamu Davasının Açılmasını Gerektirir Nitelikte Bulunduğunun Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği - Bu Delillere ve Suçun Unsurlarına Yönelik Takdir ve Değerlendirmenin Mahkemesince Yapılması Gerektiği Gözetilmeksizin İtirazın Kabulü Yerine Reddine Karar Verilmesi Hatalı Olup Kararın Bozulması Gerektiği )
5237/m.267
ÖZET : Dava, iftira suçuna ilişkindir. Olayda, bahsedilen yazı içeriğinde söz konusu iddialara dayanak olacak somut bir bilgi, belge ve delile yer verilmeyerek, mesnetsiz ve soyut anlatımda bulunulduğu görülmekle, şüphelinin işlenmediğini bildiği halde şikayetçi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak maksatlı hareket ederek her kesime ulaşacak şekilde internet sitesi üzerinden yayınladığı yazıda bahsedilen iddiaları dile getirdiğinin anlaşıldığı, şüphelinin mevcut eylemi nedeniyle şikayetçi hakkında soruşturma başlatılmamasının, şüpheli hakkında üzerine atılı suçtan kovuşturma yapılmasını engellemeyeceği, mevcut delillerin iftira suçundan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.
DAVA : İftira suçundan şüpheli ... haklarında yapılan soruşturma sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/02/2021 tarihli ve .... soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazların reddine ilişkin mercii ... 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/03/2021 tarihli ve 2021/2268 değişik iş sayılı kararı kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, şüphelinin yazı işleri müdürlüğünü yaptığı htpps://ilerigazete.com adlı sitede yayınlamış olduğu haberdeki ifadeler nedeniyle, müştekinin şikayeti üzerine iftira suçundan yapılan soruşturma sonunda, "şikayete konu olayda şüphelinin, basın ve yayın yoluyla işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için müştekiye hukuka aykırı fiil isnadında bulunmadığı, müşteki hakkında şüphelinin şikayete konu iddiaları ile herhangi soruşturma başlatılmadığı " gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de;
Suç duyurusuna konu yazı incelendiğinde şüphelinin; Türkiye Büyük Millet Meclisinde halen 27. dönem milletvekilliği görevinde bulunan müştekinin ismini vererek "...müdürlüklere personel yerleştirmeye çalışıp türlü rantlar elde etmeye çalışan vekil kim?...Adliyede içi para dolu çanta ile adam dolaştıran, hakim ve savcıları siyasi baskı altına almaya çalışıp her mahkemeden istediği sonucu çıkarmak için siyasi güç kullanan vekil kim? ...'te polislik sınavına girecek gençler hangi vekilin kapısına koşuyor? Hangi vekil bu gençleri neyin karşılığında polis yapıyor?...sanırım .... hemen her yere yerleştirdiği her adamıyla her türlü işini çözüyor... Rektör Bey istenilen isimleri akademisyen kadrosuna almadınız mı siz daha? Üniversite içerisindeki kafeteryaları istenilen isimlere peşkeş çekmiyor musunuz yoksa? Döner sermayeden kendine pay çıkarmaya çalışan siyasilerin rüşvetini neden vermiyorsun kardeşim?..." şeklinde iddialarda bulunduğu, iddiaların mahiyeti irdelendiğinde müştekinin; rüşvet, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs ve görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamak suretiyle irtikap suçlarını işlemekle ağır bir şekilde itham edildiği, ancak bahsedilen yazı içeriğinde söz konusu iddialara dayanak olacak somut bir bilgi, belge ve delile yer verilmeyerek, mesnetsiz ve soyut anlatımda bulunulduğu görülmekle, şüphelinin işlenmediğini bildiği halde müşteki hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak maksatlı hareket ederek her kesime ulaşacak şekilde internet sitesi üzerinden yayınladığı yazıda bahsedilen iddiaları dile getirdiğinin anlaşıldığı, şüphelinin mevcut eylemi nedeniyle müşteki hakkında soruşturma başlatılmamasının, şüpheli hakkında üzerine atılı suçtan kovuşturma yapılmasını engellemeyeceği, mevcut delillerin iftira suçundan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25/06/2021 gün ve 2021/7152 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2021 gün ve KYB - 2021/89762 Sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İftira suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/02/2021 tarihli ve 2020/29443 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı şikayetçi Sermet Atay vekili tarafından süresinde yapılan itirazın mercii ... 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/03/2021 tarihli ve 2021/2268 değişik iş sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununda;
“Madde 160 - ( 1 ) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle biı suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
( 2 ) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Madde 170 - ( 1 ) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
( 2 ) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.
Madde 172 - ( 1 ) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
Madde 173 - ( 1 ) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
( 2 ) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
( 3 ) ( Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. madde Sulh Ceza Hâkimliği kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir Cumhuriyet Savcısı, karan itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
( 4 ) ( Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad ) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
( 5 ) Cumhuriyet Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz." şeklinde yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Cumhuriyet Savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açması, aksi halde ise anılan Kanun'un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermesi gerekmektedir.
Soruşturmaya konu olayda, şüpheli ...'ın yazı işleri müdürlüğünü yaptığı adlı sitede yayınlamış olduğu haberdeki ifadeler nedeniyle, şikayetçi ...'ın şikayeti üzerine iftira suçundan yapılan soruşturma sonunda, "şikayete konu olayda şüphelinin, basın ve yayın yoluyla işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için şikayetçiye hukuka aykırı fiil isnadında bulunmadığı, şikayetçi hakkında şüphelinin şikayete konu iddiaları ile herhangi soruşturma başlatılmadığı " gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de;
Suç duyurusuna konu yazı incelendiğinde şüpheli ...'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisinde 27. dönem milletvekilliği görevinde bulunan şikayetçinin ismini vererek "...müdürlüklere personel yerleştirmeye çalışıp türlü rantlar elde etmeye çalışan vekil kim?...Adliyede içi para dolu çanta ile adam dolaştıran, hakim ve savcıları siyasi baskı altına almaya çalışıp her mahkemeden istediği sonucu çıkarmak için siyasi güç kullanan vekil kim? ...'te polislik sınavına girecek gençler hangi vekilin kapısına koşuyor? Hangi vekil bu gençleri neyin karşılığında polis yapıyor?...sanırım ... hemen her yere yerleştirdiği her adamıyla her türlü işini çözüyor...Rektör Bey istenilen isimleri akademisyen kadrosuna almadınız mı siz daha? Üniversite içerisindeki kafeteryaları istenilen isimlere peşkeş çekmiyor musunuz yoksa? Döner sermayeden kendine pay çıkarmaya çalışan siyasilerin rüşvetini neden ver miyorsun kardeşim?..." şeklinde iddialarda bulunduğu, iddiaların mahiyeti irdelendiğinde şikayetçinin; rüşvet, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs ve görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamak suretiyle irtikap suçlarını işlemekle ağır bir şekilde itham edildiği, ancak bahsedilen yazı içeriğinde söz konusu iddialara dayanak olacak somut bir bilgi, belge ve delile yer verilmeyerek, mesnetsiz ve soyut anlatımda bulunulduğu görülmekle, şüphelinin işlenmediğini bildiği halde şikayetçi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak maksatlı hareket ederek her kesime ulaşacak şekilde internet sitesi üzerinden yayınladığı yazıda bahsedilen iddiaları dile getirdiğinin anlaşıldığı, şüphelinin mevcut eylemi nedeniyle şikayetçi hakkında soruşturma başlatılmamasının, şüpheli hakkında üzerine atılı suçtan kovuşturma yapılmasını engellemeyeceği, mevcut delillerin iftira suçundan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığının Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, ... 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/03/2021 tarihli ve 2021/2268 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nın 309/4-a. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 08.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 2021/134
K. 2021/17642
T. 15.9.2021
• BAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİ KULLANMA SUÇU ( 5237 Sayılı TCK'nın 268/1. Maddesinde Düzenlenen Suçun Oluşabilmesi İçin İşlediği Suç Nedeniyle Kendisi Hakkında Soruşturma ve Kovuşturma Yapılmasını Engellemek Amacıyla Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılarak Soruşturma ve Kovuşturma İşlemlerinin Kimlik Bilgileri Verilen Mağdur Hakkında Yapılmasına Neden Olunması Gerektiği )
• RESMİ BELGENİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYAN SUÇU ( Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurmak Suçundan İfadesini Alan Kolluk Görevlilerine Başka Kişinin Kimlik Bilgilerini Veren Sanıkla İlgili Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurmak Suçundan Yürütülen Dosyanın Akıbeti Araştırılıp Anılan Suçtan Soruşturma Sonucunda Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Verilmesi ya da Sanığın Beraat Ettiğinin Tespiti Halinde İşlenmiş Bir Suçtan Söz Edilemeyeceği - Bu Durumda TCK Md. 206/1'daki Suçun Oluşacağının Gözetilmesi Gerektiği )
• ZİNCİRLEME SUÇ ( Başkasına Ait Kimlik Bilgilerini Kullanma Suçundan Temyize Konu Dosyasının ve Sanığın Aynı Mağdura Ait Kimlik Bilgilerini Kullanma Suçuna İlişkin Dosyasının Birlikte İncelenmesinde Sanığın Hukuki Kesinti Gerçekleşene Kadar Eylemlerinin Ayrı Ayrı Suçları Oluşturmayacağı Suç ve İddianame Tarihi Göz Önüne Alınarak Sanık Hakkında Zincirleme Suç Hükümleri Uygulanması Gerektiği Mükerrer Cezalandırılmanın Önlenmesi Açısından Öncelikle Söz Konusu Dosyanın Getirtilip Davaların Birleştirilmesi Sonuca Göre Sanığın Hukuki Durumunun Tayin ve Takdiri Gerektiği )
• İFTİRA SUÇU ( Gerekçeli Karar Başlığında Suç Adının “Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması” Yerine "İftira” Olarak Gösterilmesinin Hatalı Olduğu )
5237/m.206, 268
ÖZET : Dava, başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçuna ilişkindir.
Yakalanan ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli olarak ifadesini alan kolluk görevlilerine adı geçenin kimlik bilgilerini veren sanıkla ilgili kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan yürütülen ve soruşturma aşamasında tefrik edilen Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dosyasının akıbetine dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi veya belgenin bulunmadığının anlaşılması karşısında; bu soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılıp anılan suçtan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da yapılan kovuşturma sonucunda sanığın beraat ettiğinin tespiti halinde işlenmiş bir suçtan söz edilemeyeceğinden ve TCK.nın 206/1. maddesinde yazılı suçun oluşacağı cihetle, varsa ilgili dosya getirilip onaylı örneği denetime olanak verecek biçimde dosya arasına konulması, mahkemece belirtilen araştırma yapıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan temyize konu Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/190 Esas, 2016/783 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 07.01.2015, iddianame tarihinin ise 29.01.2016 olduğu, sanığın aynı mağdura ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/767 Esas, 2016/230 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 14.04.2015, iddianame tarihinin ise 09.05.2015 olduğu, bu dosyada da sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın sanık tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla her iki dosyanın birlikte incelenmesinde; sanığın hukuki kesinti gerçekleşene kadar eylemlerinin ayrı ayrı suçları oluşturmayacağı, suç ve iddianame tarihi göz önüne alınarak sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği, mükerrer cezalandırılmanın önlenmesi açısından, öncelikle söz konusu dosyanın getirtilip davaların birleştirilmesi sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Gerekçeli karar başlığında suç adının “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” yerine "iftira” olarak gösterilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 5237 Sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşur.
Bu kapsamda somut olay incelendiğinde; ... ili ... ilçesinde bulunan bir ikamete yönelik kolluk görevlilerine yapılan ihbar üzerine araştırma sonucu ikamette yakalanan ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli olarak ifadesini alan kolluk görevlilerine kendisini mağdur ... olarak tanıtan ve adı geçenin kimlik bilgilerini veren sanıkla ilgili kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan yürütülen ve soruşturma aşamasında tefrik edilen Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/4466 soruşturma dosyasının akıbetine dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi veya belgenin bulunmadığının anlaşılması karşısında; bu soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılıp anılan suçtan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da yapılan kovuşturma sonucunda sanığın beraat ettiğinin tespiti halinde işlenmiş bir suçtan söz edilemeyeceğinden ve TCK.nın 206/1. maddesinde yazılı suçun oluşacağı cihetle, varsa ilgili dosya getirilip onaylı örneği denetime olanak verecek biçimde dosya arasına konulması, mahkemece belirtilen araştırma yapıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1- ) Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan temyize konu Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/190 Esas, 2016/783 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 07.01.2015, iddianame tarihinin ise 29.01.2016 olduğu, sanığın aynı mağdura ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/767 Esas, 2016/230 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 14.04.2015, iddianame tarihinin ise 09.05.2015 olduğu,bu dosyada da sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın sanık tarafından temyiz edildiği ve Dairemizin 2020/13975 Esas sırasında kayıtlı olduğu anlaşılmakla her iki dosyanın birlikte incelenmesinde; sanığın hukuki kesinti gerçekleşene kadar eylemlerinin ayrı ayrı suçları oluşturmayacağı, suç ve iddianame tarihi göz önüne alınarak sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği, mükerrer cezalandırılmanın önlenmesi açısından, öncelikle söz konusu dosyanın getirtilip davaların birleştirilmesi sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- ) Gerekçeli karar başlığında suç adının “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” yerine "iftira” olarak gösterilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İFTİRA SUÇU İLE İLGİLİ ŞİKÂYET DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
............... CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ : Ad Soyad (TC Kimlik No)
VEKİLİ : ..................
Adres : ..................
ŞÜPHELİ : Ad Soyad
Adres : ..................
SUÇ : İftira Suçu
SUÇ TARİHİ : ..../..../20....
KONU : Yukarıda yazılı şüpheli şahsın müvekkile yönelik işlediği iftira suçundan dolayı hakkında soruşturma başlatılarak kamu davasının açılması talepli suç duyurusudur.
AÇIKLAMALAR :
- Yaşanılan olay ayrıntılı olarak anlatılmalı.
- Yaşanılan olayla ilgili deliller belirtilmeli, dilekçeye eklenecek bir delil var ise dilekçe sonunda Ekler başlığı altında tek tek bu deliller yazılmalı.
HUKUKİ SEBEPLER : TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER. : Tanık, yemin, bilirkişi, video kaydı, sms kayıtları, her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM. : Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Avukat Özgür ERASLAN
İşbu İnternet Sitesi’nin tasarım ve tüm içeriği 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca korunmaktadır. İçeriğin izinsiz kullanılması halinde tüm yasal haklarımız saklıdır.