İZ İNCELEMELERİ
Kriminalistik, çeviri anlamıyla iz bilimi olarak tanımlanabilir. Kriminalistik bilimi uyguladığı pozitif bilim metotlarıyla bir delil araştırması, delil elde etme ve değerlendirme sürecinde ortaya konan tekniklerin bütünü olarak ifade edilebilir. İnsanlar yalan söyleyebilir, tutanaklar doğruyu yansıtmayabilir ama kriminalistik yöntemlerle elde edilecek olan bilmsel bilgide hata payı oldukça azdır. Bu durum bize kriminalistik biliminin, hatalı kararların önüne geçilmesi ve adaletin tesisi adına yaşamsal bir role sahip olduğunu göstermektedir. Mahkeme kararları bilimsel delillerin kullanımına yaklaştıkça, yanlış karar oranları düşecek ve adalete olan inanç ve güvenin de artması beklenecektir. Konunun bir diğer boyutu ise kişi hak ve özgürlükleri ile doğrudan bağlantılıdır. Delilden zanlıya ulaşma prensibi ile genelde nesnelerin konuşturulması yöntemiyle şahıslara ulaşılmakta ve delilin kendisi bir insan olmamaktadır.

Zanlıdan delile ulaşılmaya çalışıldığında ise her zaman için insan hakları ihlallerine sebebiyet verilmektedir. Diğer taraftan bu tür deliller zaten hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olacağından ve yargılamada kullanılması kuşkusuz kabul edilemez olacağından, zanlıdan delile gitme yöntemi adeta bir çıkmaz sokaktır. Bu açıdan kriminalistik yöntemlerin hata payını minimize edip, haksız mahkumiyetlerin önüne geçebilecek olması, belki de en önemli faydası olarak görülebilir. Adli sürecin önemli bir parçası olan olay yeri incelemesi, kriminalistik yöntemlerin uygulanması ile gerçekleştirilen bir faaliyettir. Bu yöntemler yeteri kadar iyi bilinmediğinde veya uygulanamadığında, var olan şüphe delil ile desteklenemediğinden, ceza yargılaması süreci de kesintiye uğrayacaktır. Delillerin kaybolması ve tekrar toplanamaması ihtimali de düşünüldüğünde kriminalistik biliminin suç soruşturmalarındaki önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Bu yöntemler ancak uzmanı tarafından uygulandığında, adli olayların çözülmesi ihtimali bulunmaktadır. Fransız bilim adamı Dr. Locard’ın; “Her temas bir iz bırakır.” prensibi asla unutulmamalı ve her olayda bir iz bulunabileceği akıllardan çıkarılmamalıdır.
Adli olaylarda soruşturma sürecinin etkili ve doğru bir şekilde ilerlemesi gerekir. “Soruşturma süreci; (1) Yetkili mercilerin olaydan haberdar olması, (2) İlk ekibin müdahalesi, olay yeri ve delillerin korunması,(3) Soruşturma görevlileri, (4) Olay yeri çalışmaları, (5) Delillerin laboratuvarda incelenmesi, (6) Yargı aşaması, olarak özetlenebilir.”
Parmak İzi
Parmak ucunda bulunan papillerin, dokunulan yerlere, por deliklerinden çıkan sıvı ile cisimler üzerinde bırakmış olduğu izlerdir. Parmak izleri; değişmezlik, benzemezlik ve nihayetinde tasnif edilebilir olması özellikleri sebebiyle oldukça önemlidir. Olay yerinden elde edilmesi de çok az materyal gerektirdiğinden uygulanması kolaydır. Cam, kağıt gibi nesleler üzerindeki parmak izleri aylarca bozulmadan korunabilmekte ve delil elde etmede kullanılabilmektedir.
Parmak izi taşıyan ya da taşıdığından şüphelenilen eşyanın tespiti yapıldıktan sonra, eşya usulüne uygun şekilde ambalajlanır, mühürlenir ve etiketlenir. Etiket üzerine eşyanın özellikleri yazılır.
Olay yerinden elde edilmiş maddi delillerin bütün kimyasal ve fiziksel özellikleri dikkate alınarak, sıcak ve soğuk gibi etmenlere, sarsıntılara, her türlü diğer etkenlere ve çalınmaya karşı da korunarak ilk elde edildiği gibi özelliklerini koruyarak, ilgili makamlara nakli için ambalajlanması çok önemlidir.
Polat Oğuz (2017). Kriminoloji ve Kriminalistik Üzerine Notlar.