krimo-legal-logoo
Kasten Öldürme Suçu ve Cezası
Kasten Öldürme Suçu ve Cezası

Kasten Öldürme Suçu Nedir?


Bir bireyin hayatını bilerek ve isteyerek sonlandırmak kasten öldürme suçunu oluşturur. Yaşama hakkına yönelik gerçekleştirilen bu suç ve cezası Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 81. ve 82. maddeleri ile düzenlenmiştir.

Kasten Öldürme Suçu Nasıl İşlenir?

Bu suç icrai bir fiil ile işlenebildiği gibi ihmali bir fiille de işlenebilmektedir. Bir insan hayatını sona erdiriyor olması yeterli olmakla birlikte ne tür bir eylemler işlendiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Ancak; TCK madde 82'de bu suçun nitelikli hâlleri düzenlenmiş olup hangi durumlarda bu eylemin daha ağır ceza ile cezalandırılacağı açıkça belirtilmiştir.

Madde 82- (1) Kasten öldürme suçunun;

a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) (Değişik:12/5/2022-7406/2 md.) Kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) (Ek:29/6/2005 - 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.


Kasten Öldürme Suçunun Nitelikli Hâlleri Nelerdir?

  1. Tasarlayarak Kasten Öldürme

    Failin insan öldürmeyi önceden planlayarak, tasarlayarak gerçekleştirmesidir. Bu, genellikle mağdura pusu kurma yoluyla gerçekleştirilmektedir. Pusuya yatan fail, mağdurun her adımını izler, mağdurun davranışlarına göre kendi bir sonraki adımını planlar ve sonunda suç eylemini gerçekleştirir.

  2. Canavarca Hisle veya Eziyet Çektirerek Kasten Öldürme

    Canavarca hisle ifadesinden insanlık dışı bir his ve hırsla suçun işlenmesi anlaşılmalıdır. Kişinin acıma hissi olmaksızın eylemini hayata geçirmesidir.

    Eziyet çektirerek ibaresi ise failin öldürme eylemi sırasında mağdura acı vermesini ifade etmektedir. Örneğin; kişinin yakılarak, üzerine kızgın yağ dökülerek öldürülmesi bu hâle örnek olarak verilebilir. 

  3. Yangın, Su Baskını, Tahrip, Batırma veya Bombalama ya da Nükleer, Biyolojik veya Kimyasal Silah Kullanmak Suretiyle Kasten Öldürme

    Bu hareketler TCK'da esasında başlı başına birer suç teşkil etmektedir. İnsan öldürmenin bu eylemlerle kolay olması bu eylemlerle suç fiilini gerçekleştirmenin nitelikli hâl olarak düzenlenmesinin başlıca nedenidir. 

  4. Üstsoy veya Altsoydan Birine ya da Eş, Boşandığı Eş veya Kardeşe Karşı Kasten Öldürme

    Fail-Mağdur ilişkisinin niteliği bu suç fiili için önem taşımaktadır. Kanun maddesinde sayılı sıfatlara sahip kişilere yönelik olarak öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi bu suçun daha ağır cezalandırılmasını neticelemektedir.

  5. Çocuğa ya da Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı Kasten Öldürme 

    Kanun, bazı dezavantajlı kişilere daha fazla koruma sağlayabilmek adına bu kişilere yönelik öldürme eylemlerini de nitelikli hâl olarak yani daha ağır cezalandırılması gereken birer hâl olarak düzenlemiştir.

    Çocuk kanunda tanımlanmış olup 18 yaşını doldurmamış kişidir. Bentteki diğer sıfatlara sahip bireylerle ilgili kanunda bir tanımlama olmamakla beraber beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişi ile bedensel engelleri bulunan ya da geçirdiği bir hastalık dolayısıyla yatağa mahkum olan bireyler kastedilmektedir. Ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişi kapsamına akıl hastalığına sahip bireylerin girdiğini de belirtmek gerekir. 

  6. Kadına Karşı Kasten Öldürme 

    Son değişikliklerle kanunumuza giren bu bendin varlığında, ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin etkin rol oynadığı söylenebilir. Kadın cinayetlerini sona erdirilmesi amacıyla 82. maddede yerinde bir değişiklik yapılmıştır.

  7. Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Kasten Öldürme

    TCK'nın 6. maddesinde kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanır. Fakat; mağdurun yalnızca bu sıfatı haiz olması bu bendin uygulanması için yeterli olmayıp bu eylemin gerçekleştirilmesi sırasında kamu görevinin yerine getiriliyor olması gerekmektedir. Örneğin; müvekkilinin icra alacağı için borçlunun evine hacze gelen bir avukatın öldürülmesi suçun daha ağır cezalandırılmasını gerektiren bir nitelikli hâldir.

  8. Bir Suçu Gizlemek, Delillerini Ortadan Kaldırmak veya İşlenmesini Kolaylaştırmak ya da Yakalanmamak Amacıyla Kasten Öldürme

    Daha önce işlenmiş olan ya da işlenmesi kolaylaştırılmaya çalışılan suçun niteliğinin önem taşımadığını belirtmek yerinde olacaktır. Önceki suç ya da işlenmesi kolaylaştırılmaya çalışılan suç adli para cezasını gerektiren bir suç olabileceği gibi ağır hapis cezasını gerektiren bir suç da olabilir. 

  9. Bir Suçu İşleyememekten Dolayı Duyduğu İnfialle Kasten Öldürme

    Fail kasten işlemek istediği bir suçu işleyememenin onda yaratmış olduğu kızgınlık hissi içerisinde bir kimseyi öldürdüğü takdirde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenmek istenen ilk suç ile öldürme suçu arasında nedensellik bağı bulunmaktadır.

  10. Kan Gütme Saikiyle Kasten Öldürme

    Bir öç alma duygusu ile insan öldüren kişi de aynı şekilde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

  11. Töre Saikiyle Kasten Öldürme

    Özellikle bazı yörelerimizde bir ülke gerçeği olan töre kanunumuzda kasten öldürmenin nitelikli hâli olarak düzenlenmiştir. Örneğin; bir kızın ailesinin ve yakınlarının kabul etmediği bir kişiyle evlenmesi hâlinde kızın ve evlendiği kişinin kızın ailesi tarafından öldürülmesi bu hâle örnek olarak gösterilebilir.

Kasten Öldürme Suçu ve Cezası Nedir?

5237 sayılı TCK’nın 81. maddesine göre, kasten adam öldürmenin basit şeklinin cezası müebbet hapis cezasıdır. 

Silahla kasten insan öldürmenin cezası, suçun temel şeklinin cezası olan müebbet hapis cezasıdır. Silahla veya silahsız bir şekilde insan öldürmenin temel cezası aynıdır. Ancak, nitelikli hâllerden biri olan nükleer, biyolojik veya kimyasal silahla öldürme eylemi daha ağır şekilde cezalandırılan bir eylem olmaktadır. 

Yine bu suçun kime karşı işlendiği kasten öldürme suçunun cezalandırılması bağlamında önem taşımaktadır. Kişinin bu suçu;

  • Üstsoy ya da altsoyundan birine karşı ya da kardeşine karşı ya da eşine veya boşandığı eşine karşı,
  • Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  • Kadına karşı
    İşlemesi suçun temel şekline göre daha ağır cezalandırılmaktadır.

Kasten Öldürme Suçu ve Meşru Müdafaa

Meşru müdafaa, kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı saldırıyı engellemek için işlenen fiildir. Bu fiilin gerçekleşen saldırı ile orantılı olması çok önemlidir. Örneğin; kendisine yumruk atan kişiyi silahla vurup öldüren kişi meşru müdafaadan yararlanamaz. Kendisinin ya da başkasının bir hakkına yönelik saldırıyı savuşturan kişi Türk Ceza Hukuku'nda bir hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenen meşru müdafaa hükümleri gereği cezalandırılmaktan kurtulur. Ancak; meşru müdafaanın şartları, meşru müdafaada sınırın aşılıp aşılmadığı titizlikle değerlendirilmesi gereken bir husustur.

Kasten Öldürme Şikâyete Bağlı mıdır?

Kasten Öldürme suçu şikâyete bağlı değildir. 

Kasten Öldürme Uzlaştırmaya Tabi midir?

Kasten Öldürme suçu uzlaştırmaya tabi değildir. 

Kasten Öldürme Suçunda Dava Zamanaşımı

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.

Kasten adam öldürme suçunun temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 25 yıldır.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

T.C.

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ

E. 2016/826

K. 2017/980

T. 29.3.2017

• TASARLAYARAK ADAM ÖLDÜRME ( Sanığın Eylemi Gerçekleştirmeye Olay Tarihinden Önce Karar Vermiş Olması Kararında Sebat ve Israr Göstermesi Karar ile İcra Arasında Makul Bir Süre Geçmesi ve Mağduru Öldürmeye Teşebbüs Etmiş Olması Gerektiği - Sanığın Öldürme Kararını Ne Zaman Verdiği Belli Olmadığından Tasarlamanın Usurlarının Bulunduğunun Kesin Olmadığı )

• KASTEN ADAM ÖLDÜRME ( Sanığın Öldürme Kararını Ne Zaman Verdiğinin Belli Olmadığı Olayda Tasarlama Unsurlarının Kuşkudan Uzak Kesin ve Yeterli Delil Bulunmadığından Kasten Adam Öldürme Suçundan Hüküm Kurulması Gereği - Tasarlayarak Adam Öldürme Suçundan Söz Edilebilmesi İçin Sanığın Öldürme Eylemini Gerçekleştirmeye Olay Tarihinden Önce Karar Verimiş Olması Gerektiği )

• TASARLAMANIN UNSURLARI ( Eylemi Gerçekleştirmeye Olay Tarihinden Önce Karar Verilmiş Olması Kararda Sebat ve Israr Gösterilmesi - Karar ile İcra Arasında Makul Bir Süre Geçmesi ve Eylemi Gerçekleştirmeye Teşebbüs Edilmiş Olması )

5237/m.81, 82

ÖZET : Sanığın maktulü kasten öldürdüğü olayda; suçun tasarlanarak işlendiğinin kabulü için; sanığın eylemini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar vermesi, kararında sebat ve ısrar göstermesi, karar ile icra arasında makul bir süre geçmesi ve mağduru öldürmeye teşebbüs etmesi gerekir.


DAVA : 1- )Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ... hakkında maktul ...'a yönelik tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme ve sanık ...'in 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçlarına dair elde edilen delillerin hükümlülüğü yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınarak beraatlerine hükmedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan vekilinin, sanık ... hakkında tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine, o yer Cumhuriyet Savcısının ise sanık ... hakkında 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçundan mahkumiyetine karar verilmesine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA,


2- )Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'in maktul ...'a yönelik kasten öldürme suçunun sübutu kabul, bozma nedenleri saklı kalmak üzere oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde takdire dair cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, duruşmalı olarak incelenen dosyaya göre hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin subuta, eksik incelemeye, katılan vekilinin ise takdiri indirim hükmünün uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;


Ancak;


a- )Sanık ...'in, maktulü kasten öldürdüğü olayda; suçun tasarlanarak işlendiğinin kabulü için; sanığın eylemini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar vermesi, kararında sebat ve ısrar göstermesi, karar ile icra arasında makul bir süre geçmesi ve mağduru öldürmeye teşebbüs etmesi gerektiği, oysa somut olayda öldürme kararının ne zaman verildiği belli olmadığından tasarlamanın unsurlarının bulunduğunu gösterir her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt da bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın maktule yönelik eyleminin 5237 Sayılı TCK'nun 81. maddesinde düzenlenen “kasten öldürme” suçu niteliğinde bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı ile tasarlayarak kasten öldürme suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,


b- )24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 Sayılı Kararı ile 5237 Sayılı TCK'nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alınmaması,


SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle re'sen yapılan inceleme neticesinde sanık hakkında kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 29.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 1995/1-213

K. 1995/271

T. 10.10.1995

• KASTEN ADAM ÖLDÜRME ( Sanığın Suçu Meşru Müdafaa Sınırları İçinde İşlemesi )

• MEŞRU MÜDAFAA ( Maktülün Sanığı Öldürmek İçin Ateş Etmesi Karşısında Sanığın da Kendi Silahını Çekerek Onu Öldürmesi )

• YASAL SAVUNMADA ZARURET SINIRI ( Haksız Saldırı Olmalı ve Savunma İle Saldırı Arasında Uygun Oran Bulunmasının Gerekmesi )

• HAKERET ÜZERİNE ATEŞ ETME ( Maktülün Kendisine Yapılan Hakaret Üzerine Ateş Etmesi Üzerine Sanığın da Ateş Ederek Onu Öldürmesinin Meşru Müdafaa Olması )

765/m.49, 50

ÖZET : Yasal savunmanın kabulü için; maddi mahiyette haksız bir saldırı bulunmalı, savunma ile saldırı herzaman olmalı, savunma; saldırı devam ederken yapılmalı, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunmalıdır. Başlayacağı muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı sona ermemiş saymak zorunludur. Yasal savunmada aşırılığa kaçılması, failin uygun olmayan vasıta ile kendini savunması veya saldırganı etkisiz hale getirdikten sonra savunmayı sürdürmesidir. Savunmada zaruret sınırı, failin o andaki ruh haline göre belirlenir.


Maddi olayda; polis tarafından aranmakta olan maktul, olay gecesi tanıştığı sanığın lokantasında, sanıkla aynı masada içki içerken, sanığın içki yerine su bardağını kaldırmasına kızmış, hakaret etmiş, sanığın içki masasından kalkmasına engel olmuş, devamlı tabancasının kabzasını okşamış, yanındakilere; "bu adamı vuracağım, cezasını vereceğim" demiştir. Maktül masadan kalkıp 2-2,5 metre uzaklaştığında, geriye dönüp ateş etmiş, silahı tutukluk yapmıştır. Öldürüleceğinden korkan sanık da dört el ateş etmiş, maktül yaralanmış daha sonra ölmüştür. Sanığın ruh hali, maktülün kişiliği, davranışları ve ateş etme ihtimalinin bulunması nedeniyle onu etkisiz hale getirmek için birden ziyade ateş edildiği nazara alındığında, zaruret sınırının aşılmadığının kabulü gerekir.


DAVA : Kasten adam öldürmek suçundan sanık Coşkun hakkında, TCY.nın 49/ 2. maddesi gereğince ceza tertibine yer olmadığına ilişkin, ( Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi )'nce verilen 27.5.1994 gün, 58/147 sayılı hükmün katılan ve sanık vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 15.11.1994 gün, 3942-3913 sayı ile;


"Sanığın, olayın başlangıcında hayatına yönelik tehdit karşısında meşru müdafaa durumunda kalmış olmakla birlikte, dosya kapsamı ve tabanca ile müteaddit kere ateş ederek maktulde üç öldürücü yara husule getirdiği hususları nazara alındığında, zaruretin tayin ettiği hududu tecavüz ettiği neticesine varılmakla, hakkında TCY.nın 49. maddesi delaletiyle 50. maddesi hükmünce ceza tayini gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozmuş,


Yerel mahkeme, 9.3.1995 gün, 424/66 sayı ile;


"TCY.nın 49 ve 50. maddeleri uygulanırken sadece objektif ölçüler değil, olayın olduğu yerin niteliği, büyüklüğü, maktulün kişiliği, davranışları ile sanıkta meydana gelen subjektif durum nazara alınmalıdır. Olay; lokantanın özel ve küçük odasında meydana gelmiştir. Sanık, basından tanıdığı maktulün adam vurmaktan çekinmeyeceğine inanmıştır. Ateş edilmeden önce, tabancasının kabzası ile oynayan maktul, sanığı öldüreceğini söylemiş , ayağa kalkıp dışarı çıkar gibi yapmış, iki üç adım sonra aniden dönerek çok kısa mesafeden silahını doğrultmuş, tetiğe basmış, ancak silah ateş almamıştır. Öldürüleceği endişesinde olan sanık, silahını çekerek ateş etmek zorunda kalmıştır. Sanığın birden fazla ateş etmesi, kendi hayatına yönelik olan maktulün davranışını etkisiz hale getirmek amacıyla yapılmış bir harekettir. Sanık, yasal hududu aşmamıştır. Sanıktan sadece bir el ateş etmesi ve öldürücü bölgelere ateş etmemesi istenemez. Olayın oluş biçimi ve sanığın ruhsal durumu da dikkate alınmıştır" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.


Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "onama" istemli 12.6.1995 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Sanık hakkında kasten adam öldürmek suçundan açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, fiilin yasal savunma koşulları içinde işlenip işlenmediğine ilişkindir.


TCY.nın 49. maddesinde düzenlenen yasal savunmanın kabulü için; maddi mahiyette haksız bir saldırı bulunmalı, savunma ile saldırı hemzaman olmalı, savunma; saldırı devam ederken yapılmalı, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunmalıdır. Ancak, saldırının varlığını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur.


Yasal savunmada aşırılığa kaçılması ise, failin karşılaştığı şartlarla uygun olmayan vasıta ile kendini savunması veya; saldırganı etkisiz hale getirdikten sonra da savunma veya tepkilerinde ısrar edip sürdürmesidir. Yasal savunmada, faile hiçbir zaman ve hiçbir durumda kaçma yükümlülüğü yüklenemez ve kaçarak kurtulması istenemez veya kaçma olasılığının var olup olmadığı asla gözetilemez.


Zaruret sınırının aşılıp aşılmadığı belirlenirken, failin o anda içinde bulunduğu ruh halinin, psikolojik durumunun gözönünde bulundurulması gerekir.


Maddi olayda; polis tarafından aranmakta olan maktul, arkadaşları ile birlikte saat.ll.00'de içki içmeye başlamış, saat 22.00 sıralarında sanığın lokantasına giderek içki içmeye devam etmişlerdir. Saat 24.00 sıralarında lokantaya gelen sanık, masaya davet edilmiş ve öldürülenle tanıştırılmıştır. Sanığın yanlışlıkla içki yerine su bardağını kaldırmasına kızan maktul, aşağılayıcı sözler söylemiş, durumu izah etmek isteyen sanığa hakaret ederek kızmıştır. İçki masasından kalkmak isteyen sanığa engel olmuştur. Maktulün şoförü, bir ara arabaya giderek getirdiği küçük çantayı ölene vermiştir. Devamlı tabancasının kabzasını okşayan maktul, yanında oturanlara "ben bu adamı vuracağım, cezasını vereceğim" demiş, arkadaşları kendisini sakinleştirmeye çalışmışlardır. Ayağa kalkan maktul, kendisine yol vermek isteyen sanığın göğsüne vurup oturmasını söylemiş ve masadan 2-2,5 metre uzaklaştığında, geri dönerek tabancasını çekip ateş etmiş, ancak tabancası tutukluk yapmıştır. Öldürüleceğinden korkan sanık, tabancasını çekmiş ve dört el ateş etmiştir. Yaralanan maktul, ilk tedavisinden sonra hastaneye götürülürken yolda ölmüştür. Olayın akışı ve işlenmesindeki özellikler ile maktulün kişiliği, sanığın olay sırasındaki ruhi durumu, ölenin davranışları ve her an ateş etme ihtimalinin bulunması nedeniyle öleni etkisiz hale getirmek amacıyla birden ziyade ateş edildiği nazara alındığında, zaruret sınırının aşılmadığının kabulü gerekmektedir.


Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.


Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; "Özel Daire bozma kararının haklı nedenlere dayandığı" gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.


SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün ( ONANMASINA ),10.10.1995 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, oyçokluğuyla karar verildi.

Avukat Özgür ERASLAN

İşbu İnternet Sitesi’nin tasarım ve tüm içeriği 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca korunmaktadır. İçeriğin izinsiz kullanılması halinde tüm yasal haklarımız saklıdır.

Scroll to Top Call Now Button