krimo-legal-logoo
Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçu ve Cezası
Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu madde kullanma, bulundurma suçu Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi ile düzenlenmiştir. Kanun maddesine göre bu suç 2 farklı şekilde işlenebilir:

  1. Uyuşturucu madde kullanma: Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin, ağız ya da burun yoluyla ya da damara veya deri altına şırınga edilerek veya ettirilerek ya da başka bir biçimde vücuduna alınmasıdır.
  2. Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma, satın alma veya kabul etme: Kendisine veya başkasına ait uyuşturucu veya uyarıcı maddenin, kullanılmak amacıyla fiili ve/veya hukuki egemenlik altında tutulmasıdır.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunun Cezası Nedir?

Madde 191- 
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunun Nitelikli Hâlleri Nelerdir?

Madde 191-
(10) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunu İşleyen Kişinin Kamu Davasının Açılması Ertelenebilir mi?

Uyuşturucu madde kullanma, bulundurma suçu (TCK m. 191) dolayısıyla başlayan soruşturmada toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe barındırıyorsa Cumhuriyet Savcısı tarafından şüpheli hakkında 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresi boyunca şüpheli hakkında asgari 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre C. Savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla 1 yıl daha uzatılabilir. Denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, bu süre zarfında yükümlülüklerine uygun davranmalı ve yasakları ihlâl etmemelidir, gerekli görülmesi hâlinde bu kişi tedaviye de başlatılabilir. 

Madde 191-
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.

(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.

✅Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmez ise, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunu İşleyen Kişi Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanır mı?

TCK m. 191-
(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz. 

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunu İşleyen Kişi Hakkında Adli Para Cezası Uygulanır mı?

Bu suç adli para cezası kurumunun uygulanmasına elverişli değildir, uyuşturucu madde kullanma/bulundurma suçuna adli para cezası uygulanmaz. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha az hapis cezasına hükmedilmiş olmalıdır. 

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunu İşleyen Kişi Hakkında Hapis Cezasının Ertelenmesi Kararı Verilebilir mi?

Hapis cezasının ertelenmemesi kararı verilebilmesi için; kişiye 2 yıl veya daha az süreyle hapis cezası verilmiş olmalı ve kişi daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmalıdır. Erteleme kararı verilen hükümlü hakkında; 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenmektedir. Dolayısıyla; uyuşturucu madde kullanma/bulundurma suçunda hapis cezası ertelenebilir.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunu İşleyen Kişi Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilebilir mi?

Uyuşturucu madde kullanma/bulundurma suçu nedeniyle, kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilebilir.


Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçu Şikâyete Bağlı mı?

Takibi şikâyete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle, suçun takibi için herhangi bir şikâyet süresi bulunmamaktadır. Ama tabii ki; dava zamanaşımı süresine uyularak her zaman soruşturma ve kovuşturmaya konu edilebilir.

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçunda Zamanaşımı Nedir?

Uyuşturucu madde kullanma, bulundurma suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

 ⚠ Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçu ile Uyuşturucu Madde Ticareti suçunu karıştırmamak gerekir, bu iki suç arasındaki farkın kavranabilmesi için sorulabilecek başlıca sorular şu şekildedir:

  • Sanık uyuşturucu maddeyi satma ya da devir veya tedarik etme hususunda bir davranış içerisinde girdi mi?


  • Yakalanan uyuşturucu madde miktarı ne kadar? (Kişi sadece kullanmak için bulunduracağı yani kendi kişisel ihtiyacı için uhdesinde tutacağı uyuşturucu madde miktarını aştığı takdirde kişinin bu uyuşturucu maddenin ticaretini yaptığı kabul edilir. Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir)

  • Uyuşturucu madde nerede bulundu? (Kişi, eğer kendi ihtiyacı için bulunduruyorsa her zaman onun kolayca ulaşabileceği yerdedir.)

  • Uyuşturucu maddene şekilde bulundu? (Uyuşturucu maddenin küçük paketler içerisinde bulunması, her paketin de hemen hemen aynı ağırlıkta tartılmış vaziyette bulunması ya da uyuşturucu madde yakınlarında hassas terazi ve paketlemek için kullanılan ambalaj bulunması bu uyuştucunun kişisel kullanım amacı dışında bulundurulduğuna ilişkin bir gösterge olacaktır.)

Uyuşturucu Madde Kullanma, Bulundurma Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2020/535

K. 2020/2694

T. 30.6.2020

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇU ( Üzerinde Herhangi Bir Uyuşturucu ya da Uyarıcı Madde Ele Geçirilemeyen Suç Tarihi ve Öncesinde Uyuşturucu Madde Kullandığı Teknik Yöntemlerle Saptanmayan Sanığın Kendi İkrarıyla Kullandığını Beyan Ettiği Maddelerin Ele Geçmemesi Nedeniyle Niteliklerinin Belirlenmesi Mümkün Olmadığından Atılı Suçu İşlediğine İlişkin Her Türlü Şüpheden Uzak Yeterli ve Kesin Delil Bulunmayan Sanığın Beraati Yerine Mahkûmiyetine Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• SUÇUN İŞLENDİĞİNE İLİŞKİN HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK YETERLİ DELİL ( Üzerinde Herhangi Bir Uyuşturucu ya da Uyarıcı Madde Ele Geçirilemeyen Suç Tarihi ve Öncesinde Uyuşturucu Madde Kullandığı Teknik Yöntemlerle Saptanmayan Sanığın Atılı Suçu İşlediğine İlişkin Her Türlü Şüpheden Uzak Yeterli ve Kesin Delil Bulunmadığı - Sanığın Beraati Yerine Mahkûmiyetine Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE HATA ( Mahkemenin Takdiri ve Delillerin Değerlendirilmesinde Hataya Düşülmesi Durumunu Aşan Mutlak Hukuka Aykırılık Niteliğinde Olduğundan Kararın Bozulması Gerektiği )

5237/m.191

ÖZET : Dava, uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkindir.

Üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, suç tarihi ve öncesinde uyuşturucu madde kullandığı teknik yöntemlerle saptanmayan sanığın kendi ikrarıyla kullandığını beyan ettiği maddelerin ele geçmemesi nedeniyle, niteliklerinin belirlenmesi mümkün olmadığından; atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmayan sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, bu husus Mahkemenin takdiri ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmesi durumunu aşan mutlak hukuka aykırılık niteliğinde olduğundan, kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Adalet Bakanlığının, 05/02/2020 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...'in mahkûmiyetine dair Erdek Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2014 tarihli ve 2014/544 esas, 2014/713 Sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/02/2020 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : A- ) Konuyla İlgili Bilgiler:

1- ) Sanık hakkında, 28/10/2011 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda, Erdek Sulh Ceza Mahkemesi'nin 12/06/2013 tarihli ve 2012/110 esas, 2013/366 Sayılı kararıyla TCK'nın 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,

2- ) Ancak sanığın uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğine rağmen Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmediği gerekçesiyle yargılamaya devam edilmesi sonucunda Erdek Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2014 tarihli ve 2014/544 esas, 2014/713 Sayılı kararıyla TCK'nın 191/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,

Anlaşılmıştır.

B- ) Kanun Yararına Bozma Talebi:

Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuğun Erdek ilçesinde birçok hırsızlık olayının şüphelilerinden biri olarak yakalandığı, birlikte hırsızlık yaptığı suç ortağı ile hırsızlığa konu malları satmak suretiyle elde ettikleri parayla aldıkları extacy isimli hapı kullandıklarını suç ortağıyla beraber beyan ettikleri, tüm aşamalarda sadece bu beyanlarla yetinildiği, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 75. maddesindeki usule uygun şekilde suça sürüklenen çocuktan alınmış kan ve idrar numunesi olmadığı, suça sürüklenen çocuğa ait suç tarihinde uyuşturucu kullandığına dair herhangi bir adli raporun bulunmadığı gibi, olay ya da yakalama tutanaklarının da mevcut dosya içeriğinde yer almadığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuğun savunmasıyla yetinilerek eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde,

2- )Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği,

Somut olayda, suça sürüklenen çocuk hakkında Erdek ( Kapatılan ) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 12/06/2013 tarihli kararın kesinleşmesini müteakip, denetimli serbestlik çağrı yazısının 18/09/2013 tarihinde suça sürüklenen çocuğun, doğrudan mernis adresine 7201 Sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince tebliğ yapılmasını takiben yükümlülüklerine uymadığı gerekçesiyle denetim dosyasının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş ise de;

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesindeki, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres ( bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres ) esas alınarak, 7201 Sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 Sayılı Kanun'un 23/1-8. ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, söz konusu çağrı yazısının belirtilen usullere aykırı olarak, suça sürüklenen çocuğun savcılık ifadesi sırasında bildirdiği ve aynı zamanda mernis adresi olan "No:125 Yeniköy Manyas Balıkesir" adresine, öncelikle 7201 Sayılı Kanun'un 21/1. maddesine uyarınca tebligat yapılarak, yapılan tebligatın iade edilmesi halinde, bu sefer anılan Kanun'un 21/2. maddesine gereğince tebliğ edilmesi yerine, 18/09/2013 tarihinde doğrudan 7201 Sayılı Kanun'un 21/2. maddesi gereğince yapılan tebliğ işleminin geçerli sayılamayacağı, bu hâlde suça sürüklenen çocuğun çağrılmasından bahsedilemeyeceği gibi, yükümlülüklerine uymamakta da ısrar etmiş sayılamayacağının kabulünün gerektiği cihetle, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek, Erdek Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2014 tarihli ve 2014/544 esas, 2014/713 Sayılı kararının bozulması istenmiştir.

C- ) Konunun Değerlendirilmesi:

Dosya kapsamına göre üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, suç tarihi ve öncesinde uyuşturucu madde kullandığı teknik yöntemlerle saptanmayan sanığın kendi ikrarıyla kullandığını beyan ettiği maddelerin ele geçmemesi nedeniyle, niteliklerinin belirlenmesi mümkün olmadığından; atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmayan sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, bu husus Mahkemenin takdiri ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmesi durumunu aşan mutlak hukuka aykırılık niteliğinde olduğundan, ( 1 ) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüş, bozma nedenine göre sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinden, kabule göre ileri sürülen ( 2 ) numaralı talebin incelenmesinde hukukî yarar görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- ) Sanığın mahkûmiyetine ilişkin Erdek Asliye Ceza Mahkemesi'nin 19/12/2014 tarihli ve 2014/544 esas, 2014/713 Sayılı kararının 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının ( d ) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak; sanığın BERAATİNE, hükmolunan cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,

2- ) Bozma nedenine göre hükümlü hakkındaki ilamın infazının DURDURULMASINA, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde infazının durdurulması hususunda ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

20. CEZA DAİRESİ

E. 2015/3540

K. 2017/550

T. 19.1.2017

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇU ( Sanığın Bu Eylemi Daha Önce İşlediği Suçtan Dolayı Yapılan Kovuşturma Aşamasında Hükmolunan Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin İnfazı Sırasında İşlediği - Erteleme Süresi Zarfında Kişinin Kullanmak İçin Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alması veya Uyuşturucu Madde Kullanması İhlâl Nedeni Sayılarak Ayrı Bir Soruşturma ve Kovuşturma Konusu Yapılamayacağı/Dava Şartı Yokluğundan Davanın Düşürülmesi Gerektiği )

• ERTELEME SÜRESİ ZARFINDA TEKRAR SUÇ İŞLEME ( Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu - Kişinin Kullanmak İçin Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alması veya Uyuşturucu Madde Kullanması İhlâl Nedeni Sayılarak Ayrı Bir Soruşturma ve Kovuşturma Konusu Yapılamayacağı/Dava Şartı Yokluğundan Davanın Düşürülmesi Gerektiği )

• DAVA KOVUŞTURMA ŞARTI YOKLUĞU ( Sanığın Bu Eylemi Daha Önce İşlediği Suçtan Dolayı Yapılan Kovuşturma Aşamasında Hükmolunan Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin İnfazı Sırasında İşlediği - Erteleme Süresi Zarfında Kişinin Kullanmak İçin Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alması veya Uyuşturucu Madde Kullanması İhlâl Nedeni Sayılarak Ayrı Bir Soruşturma ve Kovuşturma Konusu Yapılamayacağı/Davanın Düşürülmesi Gerektiği )

• DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİ ( Sanığın Bu Eylemi Daha Önce İşlediği Suçtan Dolayı Yapılan Kovuşturma Aşamasında Hükmolunan Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin İnfazı Sırasında İşlediği - Erteleme Süresi Zarfında Kişinin Kullanmak İçin Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alması veya Uyuşturucu Madde Kullanması İhlâl Nedeni Sayılarak Ayrı Bir Soruşturma ve Kovuşturma Konusu Yapılamayacağı/Kovuşturma Şartı Yokluğundan Düşürülmesi Gerektiği )

5237/m.191

5271/m.223

ÖZET : Sanığın bu eylemi daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlediği anlaşılmıştır. Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. İkinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, davanın düşmesine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dosya İncelendi, GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : 1-)İddianamedeki fiil anlatımından, sanık hakkında Pendik 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 20/09/2011 tarihli, 2010/2083 esas ve 2011/965 karar sayılı kararı ile TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sözkonusu kararın infazı sırasında sanığın 19/03/2012 tarihinde alınan idrar örneğinde THC maddesinin tespit edilmesi üzerine, temyize konu kamu davasının açıldığı anlaşılmakla; temyize konu dava dosyası kapsamında sanık hakkında önceden verilmiş tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri bulunmadığı halde, hükmün gerekçe kısmında, "sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı anlaşıldığından, dosyanın yeniden esasa alındığı ve cezalandırılmasına karar verildiği" ifadelerine yer verilerek, iddianamedeki fiil anlatımı ile gerekçe arasında çelişkiye yol açılması,

2-)Sanığın bu eylemi, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlediği anlaşılmakla, 6545 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”

Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 19.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

9. CEZA DAİRESİ

E. 2015/15660

K. 2016/652

T. 28.1.2016

• KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇU (6545 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişikliğin Gözetileceği/Lehe Yasa - Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Davanın Düşmesi Şartlarının Yerel Mahkemece Gözetilmesi Gereği/Denetimli Serbestlik Tedbirinin İnfazı/Tekrar Uyuşturucu Madde Kullanımı)

• 6545 SAYILI YASA UYGULAMASI (Koşulları Oluştuğu Takdirde Davanın Düşmesi ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Koşullarının Gözetilmesi Gerektiği)

• TEKERRÜR (Sanığın Adli Sicil Kaydında Yer Alan ve Daha Ağır Cezayı İçeren Asliye Ceza Mahkemesi İlamının İnfaz Tarihinin Araştırılarak Sonucuna Göre Sanık Hakkında Tekerrür Hükümlerinin Uygulanıp Uygulanmayacığının Tartışılması Gereği - Yasal Değişiklik Nedeniyle Lehe Yasanın Uygulama Şartlarının Gözetileceği)

• UYARICI MADDE İÇERMEYEN HAP (Sanıkta Ele Geçirilen ve Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İçermeyen 2 Adet Hapın İadesine Karar Verilmesi Gerektiği - Müsadere Kararı Verilmesinin Hatalı Olduğu/Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu/Lehe Yasa Hükmünün Gözetilmesi Gerektiği/Uyuşturucu Kullanma/Tekerrür)

• DAVANIN DÜŞMESİ (Erteleme Süresi Zarfında Kişinin Kullanmak İçin Tekrar Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Alması/Kabul Etmesi veya Bulundurması ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmasının Ayrı Bir Soruşturma ve Kovuşturma Konusu Yapılamayacağı - Davanın Kovuşturma Şartının Ortadan Kalktığının Kabulü)

5320/m. Geç. 7/2

5237/m.7/2,191

ÖZET : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunsan sanık hakkındaki yargılamada, yasal değişiklikler gözetilerek 5320 S.K. eklenen geç. 7/2. M. uyarınca koşulları oluştuğu takdirde "davanın düşmesi" ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, lehe olan bu düzenleme ve TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca sözü edilen hükümlülüğün tekerrüre esas alınamayacağının kabulü gerekir.Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve daha ağır cezayı içeren Asliye Ceza Mahkemesi'nin 31.05.2001 tarih ve 792-1223 Sayılı ilamının infaz tarihinin araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacığının tartışılmasında zorunluluk bulunmaktadır ve ayrıca sanıkta ele geçirilen ve uyuşturucu veya uyarıcı madde içermediği anlaşılan 2 adet hapın iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi de bozma nedenidir.6545 S.K. 68. M. değiştirilen TCK'nın 191. M. 5. F. öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması sebebiyle CMK'nın 223. M.8. F. uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmelidir.

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü :

KARAR : 1-)Kenevir ekme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde aşağıdaki hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a-) İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın 3.9.2000 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29.12.2005 tarih ve 2005/82-2005/777 Sayılı kararı ile TCK'nın 191/1, 62, 50/1-a, 52/4. maddeleri gereğince 900 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun'un 191/2. maddesi gereğince hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, hükmün 5.2.2007 tarihinde kesinleştiği; İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 18.2.2008 tarihinde tedbirin gereklerine uyulmadığını bildirmesi üzerine mahkemece 24.11.2008 tarih ve 2008/448-2008/446 Sayılı kararı ile sanığın TCK'nın 191/1, 62, 50/1-a, 52/4. maddeleri gereğince 900 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği; 2.12.2008 tarihinde kesinleşen ve 24.3.2009 tarihinde infaz edilen bu kararın tekerrüre esas alındığı anlaşılmakla; 28.6.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesiyle aynı Kanunla 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca koşulları oluştuğu takdirde "davanın düşmesi" ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, lehe olan bu düzenleme ve TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca sözü edilen hükümlülüğün tekerrüre esas alınamayacağının kabulünde zorunluluk bulunması karşısında, sanığın adli sicil kaydında yer alan ve daha ağır cezayı içeren İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 31.5.2001 tarih ve 792-1223 Sayılı ilamının infaz tarihinin araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacığının tartışılmasında zorunluluk bulunması,

b-) Sanıkta ele geçirilen ve uyuşturucu veya uyarıcı madde içermediği anlaşılan 2 adet hapın iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, sanığın tekerrür yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,

2-)Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç sebebiyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;

a-) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç sebebiyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.6.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına",

b-)Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması sebebiyle CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2018/1336

K. 2018/4720

T. 31.5.2018

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA ( Şüphelinin Uyuşturucu Madde Kullanmaya Devam Ettiğinin Bildirilmesi Üzerine TCK. 191/4-c Md.si Uyarınca Erteleme Kararı Kaldırılarak Kamu Davası Açıldığı Kaldı Ki Şüphelinin Hakkında Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Mahiyetinden Haberdar Olduğu Buna Rağmen Erteleme Süresi Zarfında Tekrar Uyuşturucu Madde Kullandığı Anlaşılmakla Yargılamaya Devam Edilerek Esas Hakkında Bir Hüküm Verilmesi Gerekirken “Kamu Davasının Durmasına” Karar Verilemeyeceği )

• TEDAVİ SÜRECİNDE UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAYA DEVAM ETME ( TCK. 191/4-c Md.si Uyarınca Erteleme Kararı Kaldırılarak Kamu Davası Açıldığı Kaldı Ki Şüphelinin Hakkında Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Mahiyetinden Haberdar Olduğu Buna Rağmen Erteleme Süresi Zarfında Tekrar Uyuşturucu Madde Kullandığı Anlaşılmakla Yargılamaya Devam Edilerek Esas Hakkında Bir Hüküm Verilmesi Gerekirken “Kamu Davasının Durmasına” Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

• DENETİMLİ SERTBESTLİK ( Şüphelinin Uyuşturucu Madde Kullanmaya Devam Ettiğinin Bildirilmesi Üzerine TCK. 191/4-c Md.si Uyarınca Erteleme Kararı Kaldırılarak Kamu Davası Açıldığı Kaldı Ki Şüphelinin Hakkında Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Mahiyetinden Haberdar Olduğu Buna Rağmen Erteleme Süresi Zarfında Tekrar Uyuşturucu Madde Kullandığı Anlaşılmakla Yargılamaya Devam Edilerek Esas Hakkında Bir Hüküm Verilmesi Gerekirken “Kamu Davasının Durmasına” Karar Verilemeyeceği )

5237/m.171/4-c

ÖZET : Şüphelinin sevk edildiği Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 07/10/2016 tarihli ve 887 Sayılı yazısı ile şüphelinin uyuşturucu madde kullanmaya devam ettiğinin bildirilmesi üzerine TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( c ) bendi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, kaldı ki şüphelinin mahkemedeki savunmasında da tedavi sürecinde uyuşturucu madde kullanmaya devam ettiği, denetimli serbestlik dosyası kapsamında şüpheli tarafından verilen adres beyan dilekçesi ve mazeret dilekçelerinden de anlaşılacağı üzere hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin mahiyetinden haberdar olduğu, buna rağmen erteleme süresi zarfında tekrar uyuşturucu madde kullandığı anlaşıldığından, mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken, “kamu davasının durmasına” karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

DAVA : Adalet Bakanlığı'nın, 29.03.2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, kamu davasının durmasına dair İstanbul Anadolu 67. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12/10/2017 tarihli ve 2017/17 esas, 2017/358 Sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 04.04.2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- ) Şüpheli hakkında, 22/12/2015 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca erteleme süresi zarfında tedavi ve denetimin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar uyuşturucu madde kullanması veya kullanmak için bulundurması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunda uyarılmasına karar verildiği, kararın 13/06/2016 tarihinde şüphelinin soruşturma aşamasında bildirdiği adresine tebliğ edildiği, şüphelinin hiçbir aşamada karara itiraz etmediği,

2- ) Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı aşamasında şüphelinin sevk edildiği sağlık kuruluşunca uyuşturucu madde kullanmaya devam ettiğinin bildirilmesi üzerine erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,

3- ) Yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 67. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12/10/2017 tarihli ve 2017/17 esas, 2017/358 Sayılı kararı ile "... sanık hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcığılığnca verilen kamu davasının ertelenmesi kararı ve bu karara gerekliliklerini yerine getirmemesi halinde oluşacak sonuçlara dair ihtarattan haberdar olmadığı, söz konusu erteleme kararının doğrudan mernis adresine tebligat kanunu hükümlerine aykırı olacak şekilde tebliğ edildiği..." gerekçesiyle, “kamu davasının durmasına” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,

Anlaşılmıştır.

Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, sanık hakkında 22/12/2015 günü saat 12.00 sıralarında şüphe üzerine polisler tarafından sanığın üzerinin aranmasıyla uyuşturucu madde ele geçirildiğinden dolayı yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/06/2016 tarihli ve 2016/6931 soruşturma, 2016/1126 Sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın sanığın bildirdiği ve aynı zamanda mernis olan adresine tebliğe çıkarıldığı ve sanığın halasına tebliğ edildiği, sanığın talimatla Van 4. Asliye Ceza Mahkemesince alınan savunmasında sanığın denetim tedbiri sırasında uyuşturucu kullandığına dair Van Bölge Eğitin ve Araştırma Hastanesinin 07/10/2016 tarihli ve 887 Sayılı yazısının doğru olduğunu bildirdiğinin anlaşılması karşısında, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 28/06/2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik 191/4. maddesinin; “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a ) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b ) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklindeki hükmü uyarınca açılan kamu davasına devamla esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İstanbul Anadolu 67. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12/10/2017 tarihli ve 2017/17 esas, 2017/358 Sayılı kararının bozulması istenmiştir.

TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( c ) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında;... Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda şüpheli hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 13/06/2016 tarihinde şüphelinin soruşturma aşamasında bildirdiği adresine tebliğ edildiği ve şüphelinin hiçbir aşamada bu karara karşı itiraz etmediği,

Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması şüpheliye gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin de yine şüphelinin soruşturma aşamasında bildirdiği adresine 27/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ancak şüphelinin kuruma müracaat etmemesi üzerine aynı adrese 03/08/2016 tarihinde uyarı müzekkeresi tebliğ edildiği, bunun üzerine şüphelinin 05/08/2016 tarihinde kuruma müracaat ettiği ve burada kendisine yükümlülüklerinin yazılı olarak tebliğ edildiği, ayrıca yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar uyuşturucu madde kullanması halinde hakkında kamu davası açılacağı da ihtar edilerek tedavisi için hastaneye sevk edildiği,

Ancak, şüphelinin sevk edildiği Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 07/10/2016 tarihli ve 887 Sayılı yazısı ile şüphelinin uyuşturucu madde kullanmaya devam ettiğinin bildirilmesi üzerine TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( c ) bendi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, kaldı ki şüphelinin mahkemedeki savunmasında da tedavi sürecinde uyuşturucu madde kullanmaya devam ettiği, denetimli serbestlik dosyası kapsamında şüpheli tarafından verilen adres beyan dilekçesi ve mazeret dilekçelerinden de anlaşılacağı üzere hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin mahiyetinden haberdar olduğu, buna rağmen erteleme süresi zarfında tekrar uyuşturucu madde kullandığı anlaşıldığından, mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken, “kamu davasının durmasına” karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

SONUÇ : Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair İstanbul Anadolu 67. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12/10/2017 tarihli ve 2017/17 esas, 2017/358 Sayılı kararının 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

men

menu

T.C.

YARGITAY

9. CEZA DAİRESİ

E. 2015/11951

K. 2017/134

T. 25.1.2017

• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA ( Sanıkta Ele Geçen Paranın Sanığın İkrarı İle Atılı Suçtan Elde Edildiğinin Anlaşıldığı - Müsaderesine Karar Verilmesi Gerektiği /İadesine Karar Verilemeyeceği )

• MÜSADERE ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçu - Sanıkta Ele Geçen Paranın Sanığın İkrarı İle Atılı Suçtan Elde Edildiğinin Anlaşıldığı/Müsaderesine Karar Verilmesi Gerektiği )

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA ( Sanıkta Uyuşturucu Madde Ele Geçirilmediği ve Uyuşturucu Madde Kullandığı Tıbbi Yöntemlerle Saptanmadığı - Kullandığını Belirttiği Maddelerin Uyuşturucu Olup Olmadığı Tespit Edilemeyen Sanığın Soyut Beyanı Dışında Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçunu İşlediğine Dair Her Türlü Kuşkudan Uzak Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmadığı Gözetilerek Beraatine Karar Verileceği )

5237/m. 55, 188, 191

ÖZET : Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulmuştur.

Sanıkta ele geçen paranın sanığın ikrarı ile atılı suçtan elde edildiğinin anlışılmıştır. Müsaderesine karar verilmesi gerekir. İadesine karar verilmesi isabetsizdir.

Diğer sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm kurulmuştur.

Kendisinde uyuşturucu madde ele geçirilmeyen, uyuşturucu madde kullandığı tıbbi yöntemlerle saptanmayan, kullandığını belirttiği maddelerin uyuşturucu olup olmadığı tespit edilemeyen sanığın, soyut beyanı dışında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraatine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1-)Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen hükme yönelik incelemede;

Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Sanıkta ele geçen 68,75 TL paranın sanığın ikrarı ile atılı suçtan elde edildiğinin anlışılması karşısında müsaderesi yerine iadesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu sebeple BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının iadeye dair bölümünde yer alan "Batman Emanet Memurluğu'nun 2010/326 sırasına kayıtlı 68,75 TL'nin karar kesinleştiğinde ...'e iadesine" ibaresinin çıkarılarak yerine "Batman Emanet Memurluğu'nun 2010/326 sırasına kayıtlı 68,75 TL'nin TCK'nın 55. maddesi gereğince müsaderesine" ibaresinin yazılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

2-)Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen hükme yönelik incelemeye gelince;

Kendisinde uyuşturucu madde ele geçirilmeyen, uyuşturucu madde kullandığı tıbbi yöntemlerle saptanmayan, kullandığını belirttiği maddelerin uyuşturucu olup olmadığı tespit edilemeyen sanığın, soyut beyanı dışında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 25.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2018/5691

K. 2019/223

T. 14.1.2019

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA ( Şüpheli Hakkındaki Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının İnfazı Esnasında Şüphelinin Tekrar Uyuşturucu Madde Kullandığının Tespit Edilmesi Üzerine Kamu Davası Açıldığı - Durma Kararı Verilemeyeceği )

• ERTELEME KARARININ TEBLİĞİNİN ETKİSİ ( Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının Şüpheliye Tebliğ Edilmesi Beklenilmeden Denetimli Serbestlik İşlemlerine Başlanılmış Olmasının Etkisi Olmayacağı - Uyuşturucu Madde Bulundurma )

• DURMA KARARI ( Uyuşturucu Madde Bulundurma - Sanığın İlk Eylemi İle Tedbirin İnfazı Sırasında İşlediği İddia Edilen İkinci Eylemine İlişkin Deliller Değerlendirilip Esas Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

5237/m.191/2-4

ÖZET : Uyuşturucu madde bulundurma suçundan şüpheli hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin hiç bir aşamada kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz etmediği ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, yükümlülüklerin kendisine tebliğ edildiği ve yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları hakkında uyarıldığı ancak tedbirin infazı esnasında, şüphelinin tekrar uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edilmesi beklenilmeden denetimli serbestlik işlemlerine başlanılmış olmasının etkisi olmayacağından mahkemenin kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın, sanığa tebliğ edilip kesinleşmesi beklenilmeksizin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmesinin sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacağı ve dolayısıyla kovuşturma şartının gerçekleşmediğ gerekçesinin yasal dayanağı bulunmadığı, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sanığa tebliğ edilmeden tedavi, denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağına ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı, erteleme kararının sanığa tebliğ edilmesinden sonra sanığın hiçbir aşamada itiraz etmediği, görüldüğünden yargılamaya devamla sanığın ilk eylemi ile tedbirin infazı sırasında işlediği iddia edilen ikinci eylemine ilişkin deliller değerlendirilip esas hakkında karar verilmesi gerekirken, durma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Adalet Bakanlığının, 10/12/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki kamu davasının durmasına dair ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/03/2018 tarihli ve 2017/1069 esas, 2018/531 Sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/12/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : A- ) Konuyla İlgili Bilgiler:

1- ) Şüpheli hakkında, 13/04/2016 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 11/05/2016 tarihinde TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, bu kararın şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin hiçbir aşamada erteleme kararına ve hakkındaki tedbire itiraz etmediği,

2- ) Şüphelinin 31/05/2016 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, burada uyması gereken yükümlülüklerin kendisine tebliğ edildiği ve yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları hakkında uyarıldığı,

3- ) Ancak tedbirin infazı esnasında, şüphelinin tekrar uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( c ) bendi gereğince erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,

4- ) Yapılan yargılama sonucunda, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/03/2018 tarihli ve 2017/1069 esas, 2018/531 Sayılı kararı ile "... kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın, sanığa tebliğ edilip kesinleşmesi beklenilmeksizin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmesinin sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacağı ve dolayısıyla kovuşturma şartının gerçekleşmediği..." gerekçesiyle, “kamu davasının durmasına” ve “dava açılmasının ertelenmesi kararının devamı için dosyanın C. Başsavcılığı'na iadesine,” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,

Anlaşılmıştır.

B- ) Kanun Yararına Bozma Talebi:

Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir." ve 191/4, maddesinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a ) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b ) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği, somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/05/2016 tarihli ve 2016/5531 soruşturma, 2016/176 Sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına kararının 31/05/2016 tarihi itibari ile tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazında uyulması gereken kuralların tebliğ edilmek suretiyle infazına başlanılmasını müteakip anılan kararının infazı sırasında ... Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin 26/12/2016 tarihli raporu ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımına devam ettiği belirtilen sanık hakkında 5237 Sayılı Kanun'un 191/4-c maddesinde yer alan emredici hüküm nedeniyle kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, mahkemece yargılamaya devamla işin esasına ilişkin hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/03/2018 tarihli ve 2017/1069 esas, 2018/531 Sayılı kararının bozulması istenmiştir.

C- ) Konunun Değerlendirilmesi:

TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( b ) ve ( c ) bendlerinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; … Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması; Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda şüpheli hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin hiç bir aşamada kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz etmediği ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, burada uyması gereken yükümlülüklerin kendisine tebliğ edildiği ve yükümlülüklerine aykırı davranmasının sonuçları hakkında uyarıldığı ancak tedbirin infazı esnasında, şüphelinin tekrar uyuşturucu madde kullandığının tespit edilmesi üzerine TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( c ) bendi gereğince erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı, bu durumda TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının ( b ) ve ( c ) bendleri uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edilmesi beklenilmeden denetimli serbestlik işlemlerine başlanılmış olmasının da bu duruma bir etkisi olmayacağı, Mahkemenin “... kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın, sanığa tebliğ edilip kesinleşmesi beklenilmeksizin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmesinin sanık hakkında hukuki sonuç doğurmayacağı ve dolayısıyla kovuşturma şartının gerçekleşmediği...” şeklindeki gerekçesinin yasal dayanağı bulunmadığı, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı” sanığa tebliğ edilmeden tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağına ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi tam tersine CMK'nın 269/1. maddesinde “İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz.” şeklinde hüküm yer aldığı, kaldı ki erteleme kararının sanığa tebliğ edilmesinden sonra sanığın hiçbir aşamada itiraz etmediği, anlaşıldığından, yargılamaya devam olunarak sanığın ilk eylemi ile tedbirin infazı sırasında işlediği iddia edilen ikinci eylemine ilişkin deliller değerlendirilip esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konudaki yasal düzenlemeye açıkça aykırı bir gerekçe ile durma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 27/03/2018 tarihli ve 2017/1069 esas, 2018/531 Sayılı kararının 5271 Sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

20. CEZA DAİRESİ

E. 2017/4858

K. 2017/5849

T. 7.11.2017

• UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇU ( Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri - Sanık Hakkında Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçuna İlişkin Dosyanın Bozma Sonrasındaki Akıbeti Araştırılarak Dava Dosyası Derdest İse Ağır Ceza Mahkemesinde Dosya Üzerinden Birleştirme Kararı Verilmesi/Hüküm Verilmiş ve Kesinleşmiş İse Dosya İçine Konularak Tüm Deliller Birlikte Değerlendirilip Eylemin Aynı Zamanda Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunu da Oluşturup Oluşturmadığı Tartışılıp Değerlendirildikten Sonra Sanığın Hukukî Durumunun Belirlenmesi Gerektiği )

• TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ ( Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tetkik Raporlarının Dosya Arasında Bulunmadığının Anlaşıldığı - Raporların Denetime İmkan Verecek Şekilde Aslı veya Onaylı Örneklerinin Getirtilmesi/Madde Metobolitinin Eşikaltı Düzeyde Tespit Edilmesinin Uyuşturucu Madde Kullanımını Gösterip Göstermeyeceğine Dair Uzman Bir Kurum veya Kuruluştan Rapor Alındıktan Sonra Sanığın Hukuki Durumunun Tayin ve Takdiri Gerektiğinin Gözetilmemesinin İsabetsiz Olduğu )

5237/m. 188, 191

ÖZET : Dava, uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkindir.

Sanık hakkında inceleme konusu dosyada kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açılmış olmakla birlikte, aynı olay nedeniyle soruşturma aşamasında tefrik kararı verilerek uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan da kamu davası açılmış olup; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan dava nedeni ile verilen beraat kararının bozulduğu anlaşılmıştır.

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin dosyanın bozma sonrasındaki akıbeti araştırılarak, dava dosyası derdest ise aralarındaki bağlantı sebebiyle Ağır Ceza Mahkemesinde dosya üzerinde birleştirme kararı verilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyasının getirtilerek bu dosya içine konması; tüm deliller birlikte değerlendirilip, eylemin aynı zamanda uyuşturucu madde kullanma suçunu da oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

Sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması sırasında, Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği'nin yazısında "02/02/2010-30/12/2010 tarihleri arasında 11 kez başvurusu sonrasında yapılan tetkiklerde madde metoboliti eşikaltı düzeyde saptanmaya devam etmektedir bu haliyle tedaviye uyumsuz olduğu anlaşılmaktadır" şeklindeki bildirim sonrasında sanığın uyarıldığı, ancak uyuşturucu madde kullanımına dair 02/02/2010-30/12/2010 tarihleri arasında 11 kez başvurusu sonrasında yapılan tetkik raporlarının dosya arasında bulunmadığı anlaşılmakla; raporların denetime imkan verecek şekilde aslı veya onaylı örneklerinin getirtilmesi, madde metobolitinin eşikaltı düzeyde tespit edilmesinin uyuşturucu madde kullanımını gösterip göstermeyeceğine dair uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : 1-)Sanık hakkında 22/10/2008 tarihli olayda ele geçen net 285.9 gram esrar nedeni ile inceleme konusu bu dosyada kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı aynı zamanda 22/10/2008 tarihli olay nedeni ile soruşturma aşamasında tefrik kararı verilerek uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 03/12/2008 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan dava nedeni ile Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/532 esas sayılı dosyasında yargılama yapılarak 07/06/2010 tarihinde beraat kararı verildiği ancak beraat kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01/11/2016 tarih 2015/11829 esas 2016/8054 karar sayılı ilamı ile bozulduğu anlaşıldığından; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01/11/2016 tarih 2015/11829 esas 2016/8054 karar sayılı kararı ile bozulan Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 07/06/2010 tarih 2008/532 esas 2010/216 karar sayılı dosyasının akıbeti araştırılarak, dava dosyası derdest ise aralarındaki bağlantı sebebiyle dava dosyalarının Ağır Ceza Mahkemesinde dosya üzerinde birleştirme kararı verilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyasının getirtilerek bu dosya içine konması; tüm deliller birlikte değerlendirilip, eylemin aynı zamanda uyuşturucu madde kullanma suçunu da oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

2-)Kabule göre;

Sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması sırasında, Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği'nin 22/01/2011 tarihli yazısında "02/02/2010-30/12/2010 tarihleri arasında 11 kez başvurusu sonrasında yapılan tetkiklerde madde metoboliti eşikaltı düzeyde saptanmaya devam etmektedir bu haliyle tedaviye uyumsuz olduğu anlaşılmaktadır" şeklindeki bildirim sonrasında sanığın uyarıldığı, ancak uyuşturucu madde kullanımına dair 02/02/2010-30/12/2010 tarihleri arasında 11 kez başvurusu sonrasında yapılan tetkik raporlarının dosya arasında bulunmadığı anlaşılmakla; raporların denetime imkan verecek şekilde aslı veya onaylı örneklerinin getirtilmesi, madde metobolitinin eşikaltı düzeyde tespit edilmesinin uyuşturucu madde kullanımını gösterip göstermeyeceğine dair uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 07.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

menu

menu

menu

menu

T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 2006/3596

K. 2006/9809

T. 19.7.2006


KULLANMAK AMACIYLA UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK
( Sanık Hakkında Ceza Yaptırımına Ek Olarak Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmasına Karar Verilmesiyle Yetinilmesi Gerektiği )

• ERTELENEN MAHKUMİYET HÜKMÜ
( Sanık Deneme Süresi İçinde Suç İşlemediği Takdirde 765 Sayılı TCK’nin 95/II Ve 5352 Sayılı Adli Sicil Kanununun Geçici 2/2. Maddesi Gereğince “Esasen Vaki Olmamış” Sayılacak ve Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verileceği )

• ARŞİV KAYDININ SİLİNMESİ
( 765 Sayılı TCK’ye Göre Verilip Ertelenen Ceza İle İlgili Mahkumiyet Hükmü Sanık Deneme Süresi İçinde Suç İşlemediği Takdirde Suç “Esasen Vaki Olmamış” Sayılacak ve Arşiv Kaydının Silinmesine Karar Verileceği )

• TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK
( 5237 Sayılı TCK’ye Göre Verilen Ceza Sanık Tedavi ve Denetimli Serbestlik Tedbirinin Gereklerine Uygun Davrandığı Takdirde İnfaz Edilmeyeceği – Mahkumiyet Hükmü Adli Sicilden Silinerek Arşiv Kaydına Alınacağı )

• KISMEN İNFAZ
( 765 Sayılı TCK’ye Göre Hükmolunan Hapis Cezası Ertelenmiş Olan Hükümlü Deneme Süresi İçinde Suç İşlediği Takdirde 5237 Sayılı TCK’nin 7/3 Ve 51/7. Maddeleri Uyarınca Hapis Cezasının “Kısmen İnfazına” Da Karar Verilebileceği )

ÖZET : 765 sayılı TCK’ye göre verilip ertelenen ceza ile ilgili mahkumiyet hükmü, sanık deneme süresi içinde suç işlemediği takdirde; 765 sayılı TCK’nin 95/II ve 5352 sayılı Adli Sicil kanununun geçici 2/2. maddesi gereğince “esasen vaki olmamış” sayılacak ve arşiv kaydının silinmesine karar verilecektir.

5237 sayılı TCK’ye göre verilen ceza, sanık tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığı takdirde infaz edilmeyecek, bu konudaki mahkumiyet hükmü adli sicilden silinerek arşiv kaydına alınacak; ancak arşiv kaydı hükümlü ölmedikçe veya kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçmedikçe silinmeyecektir.

765 sayılı TCK’ye göre hükmolunan hapis cezası ertelenmiş olan hükümlü, deneme süresi içinde suç işlediği takdirde 5237 sayılı TCK’nin 7/3 ve 51/7. maddeleri uyarınca hapis cezasının “kısmen infazına” da karar verilebilecektir. 5237 sayılı TCK uygulanarak hükmolunan hapis cezası ise, hükümlü tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı takdirde tümüyle infaz edilecektir.

DAVA : Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık Ç… hakkında Akçadağ Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 25.10.2005 tarih ve 2005/174 esas, 2005/160 karar sayısı ile mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün üst C.Savcısı ve sanık tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 14.03.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanılıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1-5271 sayılı CMK’nın 232/2-c maddesi uyarınca kararda suçun işlendiği yer ve zaman diliminin gösterilmemesi,

2-Sanık hakkında dairemizce bozulmasına karar verilen 06.04.2004 tarihli ilk hükümle 765 sayılı TCK’nın 404/2 ve 59 maddeleri gereğince verilen 10 ay hapis cezası 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 3.467.100.000 TL ağır para cezasına çevrilerek aynı kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmiştir.

Bozmadan sonra kurulan 25.10.2005 tarihli hükümle ise 5237 sayılı TCK’nin 191. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 62. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası verilmiş, ayrıca sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması öngörülmüştür. uyuşturucu avukatı

Bu iki sonuçtan ilki para cezası, ikincisi hapis cezası olduğu için ilk uygulamanın sanığın lehine olduğu açıktır.

5237 sayılı TCK uygulanarak belirlenen hapis cezasının da paraya çevrilmiş olduğu varsayılarak değerlendirme yapıldığında aşağıdaki durumlar ortaya çıkacaktır.

765 sayılı TCK’ye göre verilip ertelenen ceza ile ilgili mahkumiyet hükmü, sanık deneme süresi içinde suç işlemediği takdirde; 765 sayılı TCK’nin 95/II ve 5352 sayılı Adli Sicil kanununun geçici 2/2. maddesi gereğince “esasen vaki olmamış” sayılacak ve arşiv kaydının silinmesine karar verilecektir.

5237 sayılı TCK’ye göre verilen ceza, sanık tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığı takdirde infaz edilmeyecek, bu konudaki mahkumiyet hükmü adli sicilden silinerek arşiv kaydına alınacak; ancak arşiv kaydı hükümlü ölmedikçe veya kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçmedikçe silinmeyecektir.

Gerek 765 ve gerekse 5237 sayılı TCK’ye göre belirlenen cezanın hapis olması durumunda, yukarıda yapılan açıklamalara ek olarak şu sonuçlara ulaşılacaktır: 765 sayılı TCK’ye göre hükmolunan hapis cezası ertelenmiş olan hükümlü, deneme süresi içinde suç işlediği takdirde 5237 sayılı TCK’nin 7/3 ve 51/7. maddeleri uyarınca hapis cezasının “kısmen infazına” da karar verilebilecektir. 5237 sayılı TCK uygulanarak hükmolunan hapis cezası ise, hükümlü tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı takdirde tümüyle infaz edilecektir.

Bu karşılaştırmalara göre, 765 sayılı TCK’nın 404/2. maddesi ile 647 sayılı Kanunun 4. ve 6. maddelerine göre yapılan uygulama sanığın lehinedir.

765 sayılı Türk Ceza Kanununun sanığın lehine sonuç verdiği gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nin 191/1, 2. maddelerinin uygulanması,

3- Kabule göre de;

A- 5237 sayılı TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine, kullanmamakla birlikte kullanmak için uyuşturucu yada uyarıcı madde bulunduran hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmolunacağı düzenlenmiş olması karşısında, aşamalardaki ifadelerinde daha önce uyuşturucu madde kullanmadığını ve tadına bakmak için kullanmak amacıyla hazırlayarak bulundurduğunu beyan eden sanık hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığına ilişkin delil bulunmadığı halde tedaviye hükmedilmesi,

B- TCK’nın 191. maddesinin ( 3 ), ( 4 ) ve ( 5 ) numaralı fıkralarında öngörülen kararlar ve işlemler hüküm kesinleştikten sonra infaz aşamasında verilecek kararlar ve yapılacak işlemlerdir. Mahkûmiyet hükmü ile birlikte bu konularda infazı kısıtlayacak bir karar verilmesi doğru değildir. Ancak, bir zorunluluk olmamakla birlikte, sözü edilen konularda sanığın uyarılması mümkündür.

Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran sanık hakkında, ceza yaptırımına ek olarak denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği gözetilmeden ve Devlet hastanelerinin denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması yönünden herhangi bir yetki veya sorumlulukları bulunmadığı halde 20.07.2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 5402 sayılı “Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununa” aykırı olarak infazı kısıtlayacak biçimde “5237 sayılı TCK’nın 191/2. maddesi gereğince sanığın halen ikamet etmekte olduğu yerdeki Devlet Hastanesinde şayet burada tam teşekküllü hastane yoksa bu yere en yakın devlet hastanesinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” karar verilmesi, 

SONUÇ : Yasaya aykırı, üst C.Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 19.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

menu

menu

Avukat Özgür ERASLAN

İşbu İnternet Sitesi’nin tasarım ve tüm içeriği 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca korunmaktadır. İçeriğin izinsiz kullanılması halinde tüm yasal haklarımız saklıdır.

Scroll to Top Call Now Button